Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/533 E. 2014/15487 K. 13.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/533
KARAR NO : 2014/15487
KARAR TARİHİ : 13.10.2014

MAHKEMESİ : GERMENCİK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/09/2013
NUMARASI : 2011/199-2013/568

Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve tazminat taleplerine ilişkindir.
Davacı, kayden malik olduğu 1478 parsel sayılı taşınmazına davalı tarafça dolgu işlemi yapılmak, yol geçirilmek suretiyle tecavüz edildiğini, arazide bulunan zeytin ağaçlarının bu müdahale sebebi ile zarar gördüğünü, Kaymakamlık tarafından davalının tecavüzünün men’ine karar verildiğini, ayrıca tesbit davası açtığını belirterek, elatmanın önlenmesi , tazminat ve yapılan masrafların tahsili talebi ile eldeki davayı açmıştır.
Mahkemece, elatmanın önlenmesine, tazminat ve tespit masraflarının tahsili taleplerinin kabulüne karar verilmiştir.
Ne varki, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun yeterli ve Yargıtay denetimine elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Şöyle ki; davalı tecavüzün ortadan kaldırıldığı ve taşınmazın eski hale getirildiği savunmasında bulunmuştur. Mahallinde yapılan keşif sonrası düzenlenen bilirkişi rapor ve krokisinde ise dava konusu alanlar tecavüzlü alanlar olarak belirtilmekte olup, tecavüzün sona erdiğine ilişkin bir açıklık bulunmamaktadır.
Bu durumda, davalı savunmasının değerlendirilmesi yönünden mahallinde yeniden keşif yapılarak davalı tarafça tecavüze son verilip verilmediği, dolgu sahasındaki dolgunun kaldırılıp kaldırılmadığının açıkça tespiti; eski hale getirilmiş ise dava açılmadan önce mi, sonra mı yapıldığının belirlenmesi, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Öte yandan, tazminata ilişkin bedelin yargılama sırasında ödenmiş bulunması karşısında, davalı tarafça dava açılmasına sebebiyet verildiği de gözetilerek yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesi doğrudur. Davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının reddine.
Ancak, davacı 1000-TL tazminat talebinde bulunmuş, mahkemece 875-TL zararın bulunduğu belirlenerek bu miktar üzerinden hüküm kurulmuş ise de, reddedilen 125-TL üzerinden HMK 326.maddesi gözetilerek davalının yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerekirken, tazminat isteminin tamamına karar verilmiş gibi fazla yargılama giderine hükmedilmesi doğru değildir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.