YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/529
KARAR NO : 2014/5980
KARAR TARİHİ : 19.03.2014
MAHKEMESİ : ADANA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/04/2012
NUMARASI : 2011/470-2012/238
Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi..’nın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tapu iptal ve tescil ve tazminat isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; kadastro tespiti ile tescil harici bırakılan taşınmaz hakkında davacıların davalı Hazine ve dava dışı belediye aleyhine 27.4.1998 tarihinde açtıkları dava sonucu, 14300 m² lik bölüm yönünden imar ihya ve zilyetlik koşulları oluştuğu saptanarak Adana 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/357 esas, 1999/813 karar sayılı ilamı ile davacılar adına 1/2 şer pay olarak tesciline karar verildiği, kararın derecattan geçerek 16.10.2000 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Davacılar, hükmen adlarına tescil kararı verilen 14300 m2’lik yerin tapuda infaz edilmeden önce imar uygulaması ile davalı Hazine adına tescil edildiğini ileri sürerek davalı adına kayıtlı imar parsellerinden tescil ilamı kapsamında kalan bölümlerin tapu kaydının iptali ile adlarına tesciline ya da rayiç değer üzerinden tazminata karar verilmesi isteği ile eldeki davayı açmışlardır.
Gerçekten de; Suluca Belediyesinin 9.9.1999 gün ve 68 nolu encümen kararı ile yapılan imar uygulaması sonucu çekişme konusu imar parsellerinin oluştuğu, imar işleminin geçerliliğini koruduğu ve tescil ilamının tapuya yansıtılmadığı görülmektedir.
Öte yandan, Adana 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/357 esas, 1999/813 karar sayılı ilamının o davada taraf olan davalı Hazineyi bağlayacağıda kuşkusuzdur.
Bu durumda, mahkemece yapılan keşif sonucu yukarıda anılan tescil ilamına ilişikin harita ve krokisinin uygulanarak tescil ilamı kapsamında kalan imar parselleri yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Davacının tüm, davalı Hazinenin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Bilirkişi raporunda, tescil ilamı kapsamında kalan her imar parselinin ayrı ayrı m² olarak yüzölçümleri belirlenmiş, mahkemece bu yöndeki rapor hükme esas alınarak her imar parselinde m² üzerinden tapu iptal ve tescile karar verilmiştir.
Diğer taraftan, çekişme konusu imar parsellerinden 306 ada 1 parsel sayılı taşınmazın dava tarihinden önce Hazine tarafından üçüncü kişiye temlik edilmiş olması nedeniyle bu parselin ilam kapsamında kalan bölümü yönünden tazminat istenilmiş, ancak her hangi bir şekilde faiz talebinde bulunulmamıştır.
O halde, tapu iptal ve tescil kararı verilen imar parsellerinde belirlenecek oranlarda davacıların paydaş kılınması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi, istek olmadığı halde HMK.26.maddesi hükmü gözardı edilerek belirlenen tazminata faiz yükletilmiş olmasıda isabetli değildir.
Ayrıca, dava kabulle sonuçlandığına göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 12. maddesi gözetilmek suretiyle davacı yararına avukatlık ücreti tayin ve takdirinin düşünülmemiş olmasıda doğru değildir.
Tarafların anılan hususlara yönelik temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.