Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/4810 E. 2015/4769 K. 02.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4810
KARAR NO : 2015/4769
KARAR TARİHİ : 02.04.2015

MAHKEMESİ : SEYDİŞEHİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/10/2013
NUMARASI : 2010/433-2013/294

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar Durmuş ve Mehmet tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece; iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu .. parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan tarafından 24.12.2009 tarihinde davalı Adem’e satış suretiyle temlik edildiği, A.. Ç.. tarafından 10.08.2010 tarihinde dava dışı B.. O..’na, onun tarafından da 28.09.2010 tarihinde davadan önce N.. Ç..’a temlik edildiği, davanın 26.11.2010 tarihli dava dilekçesi ile davalı A.. Ç..’a yöneltilmek suretiyle açıldığı, 19.04.2012 tarihli ıslah ile N.. Ç..’a yöneltildiği, yargılama sırasında davacılardan Abdullah’ın davadan feragat ettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, tapu kayıtlarının tutulmasına hakim olan ilkelerden biri tapu kayıtlarının aleni olmasıdır. Anılan bu ilke gözetildiğinde; dava tarihi itibariyle taşınmaz maliki olmayan kişi aleyhine yöneltilerek açılmış olan davanın, 6100 sayılı HMK’nun 124/4. maddesi hükmü uyarınca kabul edilebilir bir yanılgıya dayalı olarak tarafın yanlış gösterilmesi olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Öte yandan; tapu iptal ve tescil istekli davaların kayıt maliki aleyhine açılması gerekeceği tartışmasızdır.
Somut olaya gelince; dava dilekçesinde husumet yöneltilen A.. Ç..’ın dava tarihi itibariyle taşınmazın maliki olmadığı ve N.. Ç..’a ise usulüne uygun taraf sıfatı verilmediğine göre davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile işin esası hakkında karar verilmiş olması isabetsizdir.
Kabule göre de, davacılardan Abdullah’ın davadan feragat etmiş olduğu, Abdullah yönünden feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken anılan husus gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması da doğru değildir.
Davacılar Durmuş ve Mehmet’in temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine yerolmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.