Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/4550 E. 2015/5235 K. 09.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4550
KARAR NO : 2015/5235
KARAR TARİHİ : 09.04.2015

MAHKEMESİ : KOZAN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/12/2013
NUMARASI : 2011/102-2013/587

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar tereke temsilcisi tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, ortak mirasbırakanları M. K.un maliki olduğu .. ada . parsel sayılı taşınmazlarını ara malik vasıtasıyla davalı oğlu Hidayet’e satış suretiyle temlik ettiğini, temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapunun iptali ile tüm mirasçılar adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, iddiaların yersiz olduğunu, çekişmeli taşınmazı bedeli karşılığında satın aldığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın reddine dair verilen karar; Dairece “…davaya katılmayan ortakların davaya olurlarının alınması ya da miras şirketine Medeni Kanunun 640. mad. uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulmasının doğru olmadığı…” gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda çekişme konusu 145 ada 17 parsel sayılı taşınmaz yönünden muvazaa olgusunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine, .. ve .. ada . parsel sayılı taşınmazlar yönünden ise 3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm tereke temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, mirasbırakan M. K.’un “kağir ev arsalı vasıflı”, 1.807 m2 büyüklüğündeki .. ada.. parsel sayılı taşınmazını 06.09.2006 tarihinde dava dışı Cemal’e, Cemal’in de 04.09.2007 tarihinde murisin oğlu olan davalı Hidayet’e satış suretiyle temlik ettiği, davaya konu edilen .. ada .. parsel sayılı taşınmazlarda ise murisin malik olmadığı gibi davalıya yapılan her hengibir temlikin de bulunmadığı, murisin 21.08.2009 tarihinde ölmüyle geride mirasçı olarak davanın tarafları ile dava dışı mirasçıları Melahat, Döne, Ömer ve Fatma Hacer’in kaldığı, Kozan Sulh Hukuk Mahkemesi 2011/ 1234E., 2012/209K., sayılı davası ile yapılan yargılama sonucunda davacının terekeye temsilci olarak atandığı anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidirki; davaya konu … ada .. parsel sayılı taşınmazlar yönünden tarafların ortak mirasbırakanı M. K.tarafından yapılmış temlik olmadığı, bu durumda olayda 01.04.1974 tarih ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığına göre ..ada.. parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmiş olması bu gerekçe ile sonucu itibariyle doğru olduğuna göre; tereke temsilcisinin bu yönlere ilişkin temyiz itirazı yerinde değildir. Reddine
Tereke temsilcisinin öteki temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide “muris muvazaası” olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu Muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706 (yeni 782), Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan, gizlenen gerçek irade ile amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan, bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşınmaktadır.
Öte yandan, mirasbırakanın sağlığında mal varlığının tamamını veya bir kısmını,mirasçıları arasında hoşgörü ile karşılanabilecek makul ölçüler içerisinde paylaştırmışsa, mirasçısından mal kaçırma iradesinden söz etme olanağı yoktur. O halde, miras bırakanın denkleştirme yapıp yapmadığı üzerinde durulması, mirasbırakandan tüm mirasçılarına intikal eden, taşınır, taşınmaz ve hakların araştırılması, tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgelerin mercilerinden getirtilmesi, her bir mirasçıya geçirilen malların ve hakların nitelikleri ile değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınarak, paylaştırmanın mı yoksa mal kaçırma amacının mı üstün tutulduğunun aydınlığa kavuşturulması zorunludur.
Somut olaya gelince, mirasbırakanın mal satmaya ihtiyacının bulunmadığı, davalının satışın gerçek olduğunu savunduğu halde satış bedelini ödediğini kanıtlayamadığı, akitte gösterilen değer ile taşınmazın gerçek değeri arasında fiyat farkı olduğu, ayrıca murisin aynı akitlerle davaya konu edilmeyen ..parsel sayılı taşınmazları da davalıya temlik ettiği hususları dosya kapsamı ile sabit olup bu olgular yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde mirasbırakanın temlikteki gerçek amacının mirasçıdan mal kaçırma olduğu ve temlikin muvazaalı olduğu açıktır.
Hal böyle olunca; çekişmeli ..ada .. parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
Tereke temsilcisinin, temyiz itirazları değinilen yönler itibariyle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden dolayı (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.