Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/4050 E. 2015/12936 K. 10.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4050
KARAR NO : 2015/12936
KARAR TARİHİ : 10.11.2015

MAHKEMESİ : GAZİOSMANPAŞA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/07/2013
NUMARASI : 2008/269-2013/250

Taraflar arasında görülen yıkım ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 10.11.2015 Salı günü saat 9.19’da daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi ………….. ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dava, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları N. A. ‘ın maliki olduğu 333 nolu parselin imar uygulaması sonucunda 2714 ada 1 nolu parsele şuyulandırıldığını, intikal ve tescil işlemleri sırasında anılan imar parseline davalının fabrika binası yapmak suretiyle müdahale ettiğini öğrendiklerini, anılan binanın yapımı sırasında muvafakatlerinin alınmadığını ileri sürerek, binanın yıkılmasına ve 2003 yılı Mayıs ayından 2008 yılı Nisan ayına kadar 34.275.-TL ecrimisilin yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, davacılara ait taşınmaza müdahalesinin olmadığını, fabrika binasının yer aldığı taşınmazın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına ait olduğunu, husumetin anılan Belediyeye yöneltilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, çekişmeye konu fabrika binasının dava dışı 986 nolu parselde olduğu, anılan parsel ile davaya konu parselin mükerrer tapu oldukları, mükerrerlik durumu çözülmeden davacının talepleri konusunda karar verilemeyeceği, öte yandan taşınmazların tesciline dayanak imar işleminin de ayakta olduğu, bu işlem ayakta olduğu sürece mükerrer kaydın çözümlenmesinin sözkonusu olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacıların çekişmeye konu 2714 ada 1 parsel sayılı arsa vasıflı taşınmazda dava dışı kişilerle birlikte paydaş oldukları, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı, tapu sicil kaydının beyanlar kısmında; ” Bu parsel numarası mükerrerdir 12/07/2004” şerhinin bulunduğu anlaşılmaktadır.

Hemen belirtmek gerekir ki; çekişmeye konu 2714 ada 1 nolu parselin imar parseli olduğu ve evrak arasına sunulan Sultangazi Tapu Müdürlüğü’nün 11.12.2012 tarihli yazısında; mükerrerliğin imar uygulaması ile oluştuğunun bildirdiği görülmektedir.
Bilindiği üzere; yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz’ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus Medeni Kanunu’nun 684. maddesinde açıkca vurgulanmıştır. Ne var ki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı Yasanın l605 sayılı Yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 sayılı İmar Yasasının l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır.
Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır.
298l sayılı Yasanın 3290 sayılı Yasa ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir.
Gerçekten, bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur.
Somut olaya gelince; mahallinde yapılan uygulama neticesinde teknik bilirkişiler A. Y. ile H. U. tarafından düzenlenen rapor ile ekinde yeralan krokiye göre, sarı renkle ve (B) harfi ile gösterilen 1924 m2’lik bölümde mükerrerliğin sözkonusu olmadığı, davacıların parseli içerisinde kalan bu kısımda, davalıya ait fabrikanın trafosunun bulunduğunun ve ekmek fabrikası kamyon otoparkı olarak kullanıldığının tespit edildiği tartışmasızdır.
Ne var ki; krokide sarı renkle ve (B) harfi ile gösterilen 1924 m2’lik kısım dışında, dava konusu yapılan başka bir bölümün bulunup bulunmadığı, diğer bir söyleyişle davacıların paydaşı olduğu 2714 ada 1 nolu parsel ile davalının fabrikasının yeraldığı komşu 986 nolu parselin mükerrer olduğu tespit edilen bölümleri üzerinde, dava konusu yapılan kısım olup olmadığı kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya konulmadığı gibi, mükerrer olmadığı tespit edilen ve üzerinde davalının trafosunun yeraldığı, davacıların parseli içerisinde kalan 1924 m2’lik müdahalenin imar uygulaması neticesinde gerçekleşip gerçekleşmediği de saptanmış değildir.

Hâl böyle olunca, dava konusu taşınmaz ile komşu 986 parsel sayılı taşınmazın imar uygulamasına dayanak tüm kayıtlarının (geldi ve gitti tüm tapu kayıtları, imar dağıtım cetvelleri vs.) getirtilerek mahallinde konusunda uzman bilirkişilerle birlikte yeniden uygulama yapılarak, davacı taraftan, mükerrer olmadığı tespit edilen 1924 m2’lik bölüm dışında çekişmeye konu taşınmazda yıkıma konu yaptıkları başka bölümler olup olmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde sorularak tespit edilmesi, öte yandan 1924 m2’lik bölümde davalının imar öncesi kayda dayalı bir hakkının bulunup bulunmadığı belirlenerek, bu doğrultuda teknik bilirkişilerden keşfi izlemeye olanak verecek ve imar öncesi durum ile imar sonrası durumu gösterir çakıştırılmış krokili rapor alınması, 1924 m2’lik bölümde davalının imar öncesi kayıttan kaynaklanan bir hakkının olmaması halinde, bu kısımda mükerrerlik de olmadığı gözetilerek, yıkım isteğinin kabul edilip ecrimisil isteğinin değerlendirilmesi, yok şayet müdahalenin imar uygulaması ile gerçekleştiği ve bu kısımdaki trafonun imardan önce inşa edildiği saptanır ise yukarıda değinilen ilkeler gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik soruşturma ile yetinilerek sonuca gidilmiş olması doğru değildir.
Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.