Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/4044 E. 2015/2825 K. 25.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4044
KARAR NO : 2015/2825
KARAR TARİHİ : 25.02.2015

MAHKEMESİ : MUCUR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/11/2012
NUMARASI : 2010/107-2012/163
Taraflar arasında görülen tapu iptal ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde, temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ……………. raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan babası Ö…… C……… ile annesi R……. C..’ın davaya konu taşınmazları mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalılara satış suretiyle devrettiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Davalılar, satışın gerçek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, muvazaa olgusunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 10,572 ve 578 parsel sayılı taşınmazların muris Ö….. C… tarafından davalı Zeynep’e 17.09.1991 tarihinde, 158 ve 159 parsel sayılı taşınmazların da muris Ömer tarafından 19.10.1987 tarihinde davalı Bayram’a, bu davalının da 158 numaralı parseli davalılar Zeynep ve Selahattin’e, 159 numaralı parseli de davalı Zeynep’e 17.09.1991 tarihinde satış suretiyle temlik ettiği; dava konusu 122 parsel sayılı taşınmazın ise, muris R…….. C……. tarafından davalı Ramazan’a 09.05.1988 tarihinde, bu davalının da 17.09.1991 tarihinde davalı Zeynep’e satış suretiyle devrettiği, anılan bu devir sırasında Ramazan’a vekaleten satışın muris Ö…… C…. tarafından gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide “muris muvazaası” olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
./..
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya yukarıda belirlenen ilkeler çerçevesinde bakıldığında; muris Ömer ve Rukiye’nin mal satmaya ihtiyaçları bulunduğunun dosya kapsamı ile ispatlanamadığı gibi, muris Ö… C… adına kayıtlı başka taşınmazların da bulunduğu, muris Ömer’in dava konusu taşınmazların satışından elde ettiği para ile Ankara ili Keçiören ilçesinde taşınmaz satın aldığı savunulmuş ise de, anılan bu taşınmazın 5067 ada 28 parsel sayılı taşınmazdaki 1 nolu bağımsız bölüm olup, dava dışı mirasçı H…… C….. tarafından 3. kişiden satın alındığı görülmektedir.
Hâl böyle olunca, mirasbırakanlar Ömer ve Rukiye tarafından davalılara yapılan temliklerle ilgili olarak gerçek amaç ve iradelerinin mirasçılardan mal kaçırmak olduğu ve bu amaçla temlikin gerçekleştirildiği kabul edilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacının temyiz itirazları bu sebeple yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.