Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/3734 E. 2015/8074 K. 02.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3734
KARAR NO : 2015/8074
KARAR TARİHİ : 02.06.2015

MAHKEMESİ : YATAĞAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/12/2013
NUMARASI : 2012/475-2013/438

Taraflar arasında görülen tapu iptal ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Davanın kabulüne ilişkin verilen karar , Dairece “ … taşınmazların akit tarihindeki gerçek satış değerleri gözetilerek, davalı tarafın hangi taşınmaz için ne kadar ödeme yaptığının dosyada mevcut ödeme belgeleri tarihleri itibariyle değerlendirilmesi, 377 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki hacizlerin ve ipoteğin tesis tarihleri, miktarları, terkin tarihleri, ipoteğin tesis edildiği diğer parsellerde halen mevcut olup olmadığı ile davalılarca sunulan ödeme belgeleri, miras bırakan ile davacılardan Ali hakkında yapılan takiplere ilişkin icra dosyaları, miras bırakanın 2028 sayılı parsele isabet eden kısmı ölümünden önce davalı A.. D..’a sattığına ilişkin tanık beyanları ayrı ayrı irdelenerek, davacıların ve özellikle Fatma ve Dudu’nun miras bırakanın borçlarının tasfiyesini de amaçlayarak vekaletname verdiklerine dair dava dilekçesi içeriği de nazara alınarak, sonuçta gerçekten davacıların zararlandırılıp, zararlandırılmadıklarının kuşkuya yer bırakmayacak biçiminde ortaya konulması … “ gereğine değinilerek bozulmuş, bozmaya uyulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, bozma ilamına uyulmakla bozma yararına olan taraf lehine usulü kazanılmış hak doğar, mahkemece, bozma kararından açıklandığı şekilde gerekli araştırma ve inceleme yapılması zorunlu hale gelir.
Ne var ki, mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma ilamında gösterilen yol ve yöntem kullanılarak hüküm kurulduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Hâl böyle olunca, hükmüne uyulan bozma ilamı gözetilerek, taşınmazların akit tarihindeki gerçek satış değerleri gözetilerek, davalı tarafın hangi taşınmaz için ne kadar ödeme yaptığının dosyada mevcut ödeme belgeleri tarihleri itibariyle değerlendirilmesi, 377 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki hacizlerin ve ipoteğin tesis tarihleri, miktarları, terkin tarihleri, ipoteğin tesis edildiği diğer parsellerde halen mevcut olup olmadığı ile davalılarca sunulan ödeme belgeleri, miras bırakan ile davacılardan Ali hakkında yapılan takiplere ilişkin icra dosyaları, miras bırakanın 2028 sayılı parsele isabet eden kısmı ölümünden önce davalı A.. D..’a sattığına ilişkin tanık beyanları ayrı ayrı irdelenerek, davacıların ve özellikle Fatma ve Dudu’nun miras bırakanın borçlarının tasfiyesini de amaçlayarak vekaletname verdiklerine dair dava dilekçesi içeriği de nazara alınarak, sonuçta gerçekten davacıların zararlandırılıp, zararlandırılmadıklarının kuşkuya yer bırakmayacak biçiminde ortaya konulması , gerekirse taşınmazların gerçek satış değerleri ile dosyada mevcut ödeme belgelerinin kıyaslanması amacıyla dosyanın bilirkişiye tevdii edilmesi, alınacak raporunda değerlendirilmesi sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Tarafların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,02.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.