Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/2990 E. 2014/6040 K. 20.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2990
KARAR NO : 2014/6040
KARAR TARİHİ : 20.03.2014

ESAS NO : 2014/2990
KARAR NO : 2014/6040
MAHKEMESİ : KARAPINAR SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/04/2013
NUMARASI : 2013/12-2013/130

Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..’in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, tapu kaydında düzeltim isteğine ilişkindir.
Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı, kayden paydaşı olduğu 9 parsel sayılı taşınmazın sicil kaydında soyadının belirtilmeden isminin A.:M. şeklinde yazılı olduğunu ileri sürerek, anılan kaydın nüfus kaydına uygun olarak düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.
Bilindiği üzere; Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Bu davalar, taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan 6100 sayılı HMK’nin 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılır.
Tapu Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir.
1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus Müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak dava konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir.
Davanın niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.
Tapu Müdürlüğü yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır.
Somut olaya gelince; çekişme konusu taşınmazın evrak arasına alınan tapu kaydına göre A:M” isminde paydaşının bulunmadığı, eksiğin tamamlanması yoluyla getirtilen kayıtlardan ise, taşınmazın dava dışı Karapınar Belediye Başkanlığınca kamulaştırılmasına karar verildiği, ancak taşınmaz maliklerinin kim olduğunun bilinememesi sebebi ile belediyenin kayyım tayini talebi ile açtığı davanın Karapınar Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 20.01.2002 tarihli, 2012/24 Esas, 2012/31 sayılı kararı ile kabul edilerek taşınmazda 18.10.1982 tarihinde kadastroya istinaden pay sahibi olan A.:M.” isimli malikinde aralarında bulunduğu birden çok paydaşa kamulaştırma işlemlerinde temsil edilmek üzere Karapınar Mal Müdürlüğünün kayyım olarak atandığı, atanan kayyım ile belediye arasında kamulaştırma bedeli hususunda uzlaşma sağlanması üzerine belirlenen kamulaştırma bedelinin, Y. K. B. K. Ş.de paydaşlar adına açılan hesaba yatırıldığı, “A.:M.” isimli malikinde aralarında bulunduğu maliklerin paylarının kayyım tarafından 30.03.2012 tarihinde davalı belediyeye temlik edildiği, dolayısıyla “A.:M.’in” taşınmazla ilgisinin kalmaması sebebi ile paydaş olarak gözükmediği anlaşılmaktadır.
O halde, taşınmazda paydaş olmayan malikin tapu sicil kaydında kimlik bilgilerinin düzeltilmesine karar verilmiş olmasının doğru olduğu söylenemez.
Ne var ki; kimlik bilgilerindeki eksiklikten dolayı kamulaştırma bedelinin ödenmeyecek olması sebebi ile davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu tartışmasız olup, bu gibi durumlarda taşınmazın tapu maliki ile davacının aynı kişi olduğunun ispatlanması halinde “çoğun içerisinde az da vardır” kuralı gereğince bu yönde bir “tespit kararı” verileceği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilke ve olgular çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak, payı kamulaştırılan ”A.:M.’in” davacı ile aynı kişi olup olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanarak, çoğun içinde az da vardır ilkesi gereğince davacı talebi hakkında bir tespit hükmü verilebileceği gözetilmek suretiyle varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalı temsilcisinin belirtilen nedenlerle temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 20.3.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.