Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/2931 E. 2015/11571 K. 08.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2931
KARAR NO : 2015/11571
KARAR TARİHİ : 08.10.2015

MAHKEMESİ : ÇORLU 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/07/2013
NUMARASI : 2010/162-2013/331
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekilince süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 08.10.2015 Perşembe günü saat 9.47 de daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi …………’nın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanın maliki olduğu 58, 64, 66, 150, 262, 1249, 1782, 2205, 2208 ve 2479 parsel sayılı taşınmazlarını davalıya ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiğini, yapılan işlemlerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek miras payları oranında tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, dava konusu taşınmazlar ile birlikte terekeye ait diğer taşınmazların mirasçılar arasında paylaşıldığını, davacıların annesine sağlığında miras hakkını verdiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, mirasbırakanın davalıya yaptığı temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; mirasbırakan ….. ……….’in 3.4.1973 tarihli ölünceye kadar bakma akti ile çekişme konusu taşınmazları davalıya temlik ettiği, 8.6.1978 tarihinde ise davalının davaya konu taşınmazlardan 150 ve 1782 parsel sayılı taşınmazları davacıların annesi Sabriye’ye satış suretiyle devir ettiği, murisin 11.1.1977 tarihinde ölümü ile kendisinden sonra ölen eşi ……. ile kızı ……… ve davalı oğlunun kaldığı, …………’nin de 17.3.1986 tarihinde ölümü ile çocukları davacıların (muris ………’in torunları) kaldığı anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki; gerek Türk Borçlar Kanununun (TBK) 19. maddesi ve gerekse kaynağını bu hükmün teşkil ettiği 1/4/1974 tarih ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bir temlik işleminin muvazaa ile illetli olduğunun saptanması halinde yoklukla malul olacağı, sonradan bu temlike icazet verilmesinin muvazaalı işlemi geçerli hale getirmeyeceği sabittir
Ancak, muris ………………….’in ölümünden sonra 8.6.1978 tarihli resmi senet ile murisin terekesinin tüm mirasçılarına intikal ettiği ve aynı akit ile muristen intikal eden 515,1119,1326,1395,1465 ve 1581 parsel sayılı taşınmazların davalı adına, 2266 parsel sayılı taşınmazın murisin eşi Fatma, 1242 ve 1530 parsel sayılı taşınmazların ise davacıların annesi ……………… adına taksim suretiyle tescil edildiği görülmektedir.
Ayrıca; mirasbırakanın davalıya temlik ettiği çekişme konusu taşınmazlardan 150 ve 1782 parsel sayılı taşınmazların davalı tarafından taksimin gerçekleştiği 8.6.1978 tarihinde davacıların annesi Sabriye’ye satış suretiyle tapuda devir edildiğide kayden sabittir.
Öte yandan; murisin, çocukları ile beşeri ilişkilerinin iyi olduğu, aralarında herhangi bir husumetin bulunmadığı, sağlık sorunları olan murisin ölümüne kadar davalı oğlu ve gelininin baktığı tanık anlatımları ve tüm dosya kapsamından da anlaşılmaktadır.
O halde; mirasbırakanın ölümü ile terekenin mirasçılara intikalinden sonra aralarında yaptıkları anlaşma sonucu terekeyi taksim ettikleri, bu arada murisin temlik ettiği taşınmazlarında taksim anlaşmasına konu edilerek dava konusu taşınmazlardan 150 ve 1782 sayılı parsellerinde davacıların annesine iade edildiği gözetildiğinde davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olduğu söylenemez.
Hâl böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetli değildir.
Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.’nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08.10.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
-KARŞI OY-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, miras bırakan ……….’in 58, 64, 66, 150, 262, 1249, 1782, 2205, 2208 ve 2479 parsel sayılı taşınmazları 03.04.1973 tarihinde diğer mirasçılarından mal kaçırmak amacı ile davalıya ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile temlik ettiğinden bahisle dava açmışlardır.
Davalı, davacıların ölü anneleri ……….. üzerinde kayıtlı taşınmazlar da bulunduğundan, ……..’nin mirasbırakan öldükten sonra yapılan rızai paylaşmaya katıldığını, paylaşım ile belirtilen temliklerde muvazaa bulunmadığını kabul ettiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuşlardır..
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda, 150 ve 1782 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın reddine, 58, 64, 66, 262, 1249, 2205, 2208, 2479 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar -ölen- davalı mirasçıları tarafından temyiz edilmiş, verilen karar Dairece 8.6.1978 tarihli resmi senetle mirasbırakan ………………….’in terekesinin paylaşıldığından paylaşma ile davacıların anneleri ………..’ye de 1242 ve 1530 parsel sayılı taşınmazların verildiğinden, mirasbırakandan gelen 150 ve 1782 parsel sayılı taşınmazların mirasbırakan lehine temlik yaptığı ………. tarafından davacıların annesi ………….’ye satıldığından, mirasbırakanın beşeri ilişkilerinin iyi olduğundan sağlık sorunları olan murise davalı oğlu ile gelini tarafından bakıldığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
Muris muvazaası nedeni ile tapu iptal ve tescil davalarının hukuksal dayanağını oluşturan 1.4.1974 tarihli ve 2/1 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı, mirasbırakanın yaptığı taşınmaz mal temliklerinde terekeden mal kaçırma amacı ile hareket edip etmediğinin incelenmesini gerektirir. Mahkeme kararında vurgulandığı üzere mirasbırakanın davalıya temlik ettiği taşınmazların değeri 585. 095,12 TL. adına kayıtlı taşınmazların değeri 69.485 TL. ölümünden sonra mirasçıları tarafından paylaşılan taşınmazların değeri 306.525 TL. dir. Yani mirasbırakanın ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile davalıya temlik ettiği taşınmazların toplam değeri geriye kalan, mirasçılara intikal eden ve rızai paylaşmaya konu edilen taşınmazların toplam değerinden çok fazladır. Ölünceye kadar bakma sözleşmesi taraflara karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmedir. Ancak edimler arasında dengeyi gerektirir. Miras bırakanın daha az bir taşınmaz mal temliki ile bakımını sağlama olanağı varken maliki olduğu taşınmazların büyük çoğunluğunu mirasçılarından birine temlik etmesi yapılan temliklerin bakımını sağlama amacına değil, terekeden mal kaçırma amacına yönelik olduğunu gösterir. Davalı ve eşinin mirasbırakana bakmaları sonuca etkili değildir. Çünkü taraflar arasındaki uyuşmazlık bakım borçlusunun bakım borcunu yerine getirip getirmediği konusunda değil, mirasbırakanın terekeden mal kaçırma amacı ile taşınmaz temlik edip etmediği konusundadır. Öte yandan, davacıların annesi Sabriye’nin imzaladığı paylaşma sözleşmesinde davalı taşınmazlar paylaşma konusu değildir. Davalının Sabriye’ye temlik ettiği 150 ve 1782 parsel sayılı taşınmazlar bedeli karşılığı satılmıştır. Bu olgular bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacıların anneleri Sabriye’nin mirasbırakandan gelen diğer taşınmazlarla ilgili paylaşma yaptığı,-satın aldığı taşınmaz dışında- mirasbırakanın davalıya temlik ettiği taşınmazlarla ilgili işlem yapmadığı sonucuna varılmaktadır. Kaldı ki, davalı adına kayıtlı taşınmazlar ilgili tasarrufta bulunması da olanaksızdır.
Bu nedenlerle mahkemece verilen davanın kısmen kabulüne dair kararın onanması gerektiğinden, kararın bozulmasına ilişkin çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

Başkan