Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/22285 E. 2015/2849 K. 25.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/22285
KARAR NO : 2015/2849
KARAR TARİHİ : 25.02.2015

MAHKEMESİ : VAN SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/01/2014
NUMARASI : 2013/621-2014/108
Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ……….. raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, tapu kaydına Abdullah kızı Hamra Köklü olarak yanlış yazılan kimlik bilgilerinin nüfus kaydındaki gibi Musa kızı S.. K.. olarak düzeltilmesi isteğine ilişkindir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
Bilindiği gibi; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturur. Bu tür işlerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Bu tür işler, 6100 sayılı HMK’nin 382/9-ç maddesi gereğince çekişmesiz yargı usulüne göre sulh hukuk mahkemesinde ve taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan, aynı Kanunun 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür ve işin niteliği itibarıyla maktu harç alınır.
Tapuda kayıt düzeltilmesi ve tespit taleplerini, tapu maliki ile mirasçıları isteyebilir.
Bunun yanı sıra, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgilerinin düzeltmesini isteyebilir. Ayrıca bu işlerin, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak talep eden kişinin takip yetkisi vardır.
HMK’nin geçici birinci maddesi gereğince “Bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağından” kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra yapılan taleplerin tapu müdürlüğüne ilgili sıfatıyla yöneltilerek yapılması gerekir.
Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:
./..

1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen talep konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus müdürlüğünden, talep konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarında bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde taşınmazda yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmesi gerekmektedir.
Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.
Tapu müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden sorumlu tutulmamalıdır.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; dava konusu 912 parsel sayılı tarla vasıflı taşınmaz ile 1003 parsel sayılı çayır vasıflı taşınmazın tapulama tutanağında, senetsizden 2.3.1978 tarihinde Muhittin oğlu Halit Köklü ve Muhittin oğlu Hasan Köklü’nün ceddinden intikalen ve taksimen gelmekle zilyet ve tasarruflarında iken 1967’de Abdullah kızı Hamra Köklü’ye karşılıksız bağışından Abdullah kızı Hamra Köklü adına tespit ve tescil edildiği, davacının nüfusta Musa ve Saliha kızı, 1.1.1950, Gürpınar doğumlu olup 25.1.2002 tarihinde ölen S.. K..’nün mirasçısı olduğu, davacının murisi Sisi’nin eşinin Mihi oğlu Halit Köklü olup 23.9.1988’de öldüğü, Sisi’nin Hamra isimli bir kardeşi olup evlenerek Gürpınar ilçesi Kalkanlı köyü, 64.cilt, 16.hane, 22.sıraya gittiği, nüfus kayıtlarında Abdullah kızı Hamra Köklü ismine rastlanmadığı ve bu isimde birinin köyde tanınıp bilinmediği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, S.. K..’nün eşi Halit Köklü’nün anne-baba ve kardeşlerini gösterecek şekilde vukuatlı aile nüfus kayıt tablosunun getirtilmesi, tapulama tutanağında sözü edilen Muhittin oğlu Halit Köklü ve Hasan Köklü kayıtlarına ulaşılması, davacı Cemil’in Abdullah isminde dayısı ve dayısının Hamra isminde kızı olup olmadığının araştırılması, yerinde yapılacak keşifte mahalli bilirkişi, tanık ve kadastro bilirkişileri dinlenerek, dava konusu taşınmazları kimin tasarruf ettiğinin ve gerçekte adına tespit edilen kişinin kim olduğunun açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.