Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/22125 E. 2015/12511 K. 03.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/22125
KARAR NO : 2015/12511
KARAR TARİHİ : 03.11.2015

MAHKEMESİ : İSTANBUL 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/04/2014
NUMARASI : 2013/360-2014/135
Taraflar arasında birleştirilerek görülen elatmanın önlenmesi, tahliye ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davalılar …….. ve …………Hırdavat Paz. San. ve Tic. Ltd. Şti. yönünden ecrimisil isteğinin kabulüne, davalı ……….. yönünden ise husumet yokluğundan davaların reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hâkimi ……………’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Asıl dava, elatmanın önlenmesi, tahliye ve ecrimisil isteklerine, birleşen dava ise yalnızca ecrimisil isteğine ilişkindir.
Davacı, Sultan Süleyman Vakfı adına kayıtlı bulunan 11 parsel sayılı taşınmaza davalıların hiçbir akdi ve kanuni sebebe dayanmaksızın tecavüz ettiklerini ileri sürerek, asıl davada elatmanın önlenmesine ve 01.06.2002 ile 31.05.2007 tarihleri arasındaki dönem için 13.830,00 TL ecrimisile, birleşen davada ise 01.06.2007 ile 28.02.2010 tarihleri arasındaki dönem için 11.340,00 TL ecrimisile karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece; “…asıl davada davacı Vakıflar İdaresi harç yatırmaksızın dava açtığı ve yargılama sırasında harç ikmal edilmediği halde, yargılamaya devam edilerek işin esası hakkında karar verilmiş olması doğru değildir, kabule göre de; asıl davada elatma ve tahliye istekleri bakımından olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması da isabetsizdir….” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davalılar A.. S.. ve Kurt Hırdavat Paz. San. ve Ticaret Limited Şirketi yönünden ecrimisil isteğinin kabulüne, davalı………… yönünden husumet yokluğundan davaların reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten, son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun (HUMK) 388, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 298. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu HUMK’un 389., yine HMK’nin 297/2. maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.
Ne var ki, uygulamada HUMK’un 381. maddesinin son fıkrasının HMK’nin 294. maddesinin getirdiği imkândan faydalanarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağı geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
İşte bu gibi hallerde, tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK’nin yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum oluşturur. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.
Somut olaya gelince, kısa kararda; “…krokide A harfi ile gösterilen tecavüzün menine” denildiği halde, gerekçeli kararda; “…krokide B harfi ve sarı renkle gösterilen tecavüzün menine” şeklinde hüküm kurulmak suretiyle kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar oluşturulması doğru değildir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenle yerindedir. Kabulü ile hükmün 10.04.1992 gün 1992/7 E., 1992/4 K. sayılı YİBK çerçevesinde bir karar verilmek üzere (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 03.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.