Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/21917 E. 2017/2528 K. 11.05.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/21917
KARAR NO : 2017/2528
KARAR TARİHİ : 11.05.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-
Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Davacı, kayden maliki olduğu 1204 parsel sayılı taşınmazın 19.674,69 m2’lik kısmına, davalı tarafından ekip biçmek suretiyle müdahale edildiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesini, geriye doğru 5 yıllık kullanım için 5.902,40 TL ecrimisile karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında ecrimisil talebini ıslah ile 7.476,50 TL’ye çıkartmıştır.
Davalı, babası öldükten sonra dava konusu taşınmazın yaklaşık 11 dönüme karşılık gelen kısmını dava dışı mirasçılar ile birlikte kullandıklarını, 2012 yılında tarlayı ekmeyi bıraktıklarını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, müdahalenin keşfen belirlendiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ne var ki, mahkemece yapılan araştırmanın hükme yeterli bulunduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Şöyle ki, somut olayda; davacının kayden maliki olduğu dava konusu 1204 parsel sayılı taşınmazın 17.11.2011 tarihinde ifraz görmesi neticesinde 1216, 1217 ve 1218 parsellerin oluştuğu, bunlardan 1217 parselin yola ayrıldığı, diğer parsellerin ise davacı adına tescil edildiği, davacının, … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/17 değişik iş sayılı tespit dosyasında dava konusu 1204 parsel sayılı taşınmazda yapılan tespit sonucu düzenlenen 10.11.2011 tarihli bilirkişi raporuna dayalı olarak eldeki davayı açtığı, mahkemece keşfin davalının yokluğunda yapıldığı, davalının keşif yapılan yerin dava konusu olan yer olmadığını savunduğu, dosya içerisinde yer alan 14.03.2014 tarihli fen bilirkişi raporunda denetime elverişli olacak şekilde kroki düzenlenmediği, krokinin tespit dosyasında yer alan 10.11.2011 tarihli bilirkişi raporu ekindeki kroki gibi olduğunun belirtilmekle yetinildiği, dava konusu yerin hangi parsel içinde kaldığının, kullanım şeklinin, niteliğinin ve davalı tarafından kullanılan alanın miktarının hükme esas olacak şekilde saptanmadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, mahallinde uzman bilirkişiler aracılığıyla yeniden keşif yapılarak yukarıda belirtilen hususların tespitinin yapılması, bilirkişilerden uygulamayı gösterir denetime elverişli infazı mümkün kroki ve rapor alınması, davalının hangi taşınmazın hangi bölümüne ne kadar tecavüzü olduğunun kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, değinilen hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalı vekilinin bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.