Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/21892 E. 2017/2230 K. 24.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/21892
KARAR NO : 2017/2230
KARAR TARİHİ : 24.04.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen Tapu İptali ve Tescil (Muvazaa Nedeniyle) davası sonunda, yerel mahkemece davalı … yönünden davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanı …’in maliki olduğu 1323 ada 5 parsel ve 1326 ada 5 parselde kayıtlı taşınmazlarını mal kaçırmak amacıyla davalı …’e 27.06.2012 tarihinde satış suretiyle temlik ettiğini, satışın muvazaalı olduğunu ileri sürerek çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile tescilini istemiştir.
Davalı çekişmeli taşınmazın gerçek değerleri üzerinden satın alındığını ve satın alma bedellerini de bizzat murise ödediğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, yapılan satışların gerçek satışlar olduğu, mirasbırakanın mal kaçırma amacının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Uygulamada ve öğretide “muris muvazaası” olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu’nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. ..
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Yukarıdaki ilkeler ve deliller birlikte değerlendirildiğinde mirasbırakanın …’da tedavi gördüğüne, 27.06.2012’de uyuşmazlık konusu oturduğu ev dahil iki taşınmazı davalıya devrettiği, devirden 2 hafta sonra 08.07.2012 tarihinde vefat ettiği, terekesinde para çıkmadığı, eşinin emekli olduğu tedavi giderleri nedeniyle borçlu olduğuna ilişkin delil ibraz edilmediği ve halen mirasbırakanın eşi ve çocuğu …’in satılan taşınmazda oturmaya devam ettiği, bedeller arası fahiş fark bulunduğu ispatlanmıştır.
Hal böyle iken, mirasbırakanın ölümünden bir süre önce yaptığı satışın muvazaalı olduğu belirlenmesine rağmen hatalı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
Davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün bu nedenle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.