Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/21757 E. 2017/2216 K. 27.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/21757
KARAR NO : 2017/2216
KARAR TARİHİ : 27.04.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi … ‘ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar mirasbırakan …’ın kayden maliki olduğu 376 ada 19 parsel sayılı taşınmazını satış suretiyle davalı oğlu … temlik ettiğini, işlemin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ve murisin işlem tarihinde akli melekelerinin yerinde olmadığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payları oranında tescilini istemişlerdir.
Davalı, bakım karşılığı murisin taşınmazı devrettiğini belirterek davanın reddini savunmuştıur.
Mahkemece muvazaa olgusunun sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden çekişme konusu 376 ada 19 parsel sayılı taşınmaz mirasbırakan adına kayıtlı iken 13/04/2012 tarihinde satış suretiyle davalı aydına temlik edildiği 1930 doğumlu muris …in 19.07.2012 tarihinde ölümüyle geriye mirasçı olarak davanın tarafları ile dava dışı çocukları …’ın kaldığı anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide “muris muvazaası” olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu’nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olayda, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Hâl böyle olunca, temlike konu edilen taşınmazların gerçek değeri ile akitteki değerin karşılaştırılabilmesi için mahkemece yerinde uygulama yapmak suretiyle taşınmazın değeri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınması; mirasbırakanın başka mal varlığının olup olmadığının araştırılması, taraf delillerinin eksiksiz toplanması, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle ( 6100 sayılı HMK’nun geçici 3. Maddesi yollamasıyla ) 1086 sayılı HUMK.’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.