Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/21685 E. 2017/2750 K. 18.05.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/21685
KARAR NO : 2017/2750
KARAR TARİHİ : 18.05.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım, ecrimisil ve tazminat davaları sonunda, yerel mahkemece asıl davanın reddine, birleşen dava yönünden karar verilmesine yer olmadığına ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Asıl dava, elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil, birleşen dava tazminat isteklerine ilişkindir.
Davacılar, kayden maliki oldukları 34495 ada 1 parsel ve 34496 ada 1 parsel sayılı taşınmazlara davalının hiçbir haklı ve hukuki gerekçesi olmaksızın tel örgü ile çevirmek ve kaçak yapı yaparak şantiye olarak kullanmak sureti ile işgal ettiğini, yapılan uyarılara ve gönderilen ihtarnameye rağmen davalının işgaline son vermediğini ileri sürerek 34495 ada 1 parsel 34496 ada 1 parsel sayılı taşınmazlara davalının müdahalesinin menine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 20000 TL ecrimisilin ve 5000 TL tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, imar öncesi 493 parsel sayılı taşınmazdan 4000 m2 yer aldığını ve hissesi oranında gösterilen yere 50 adet meyve ağacı diktiğini,bir ev inşaa ettiğini ve büyük bir şantiye binası yaptığını, belediye tarafından yapılan imar çalışması sonucunda 2006 yılının sonunda bu yerin davacıya verildiğini, taşınmaz üzerindeki yapıların yıkılnasının 20000 TL masraf gerektirdiğini, bu nedenle arzın bütünleyici parçası haline gelen taşınmaz üzerindeki yapılar ve ağaçlar için davacılar aleyhine tazminat davası açtığını belirterek davanın reddini savunmuş, birleşen davasında, satın aldığı 493 parsel sayılı taşınmazın kendisine ait kısmına iyiniyetle diktiği ağaçların ve yaptığı yapıların bedeli olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 15000 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, asıl dosya yönünden davalıya ait yapı, eklenti ve ağaçların bedelinin depo edilmesi için verilen kesin süreden sonuç alınamadığı, davalının kötüniyetli olmadığı ve tazminat isteminden de davacıların vazgeçtiği gerekçesi ile davanın reddine, birleşen dava yönünden ise, birleşen dava dosyasının açılmasında hukuki bir yararın bulunmadığı gerekçesi ile davanın konusu kalmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 34495 ada 1 parsel ve 34496 ada 1 parsel sayılı taşınmazlarda davacıların paydaş olarak yer aldıkları,(davalının ise daha önce 493 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğu,) Keçiören Belediye Meclisi tarafından yapılan imar uygulması sonucu 34495 ada 1 parsel ve 34496 ada 1 parsellerin oluştuğu, davalı tarafından çekişme konusu davacı parseli üzerinde bulunan yapı ve ağaçların imar öncesi kadastral parselde hak sahibi olduğu dönemde tesis edildiğinin savunulduğu, dava konusu edilen tapu kayıtları ve imar dağıtım cetvelleri ile temyiz aşamasında davacı vekili tarafından dosyaya ibraz edilen tapu senedinden taşınmazda yeni bir imar uygulaması yapıldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz’ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus M.K.nun 684. maddesinde açıkca vurgulanmıştır. Ne var ki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı yasanın l605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 sayılı imar yasasının l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır.
Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır.
298l sayılı yasanın 3290 sayılı yasa ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir.
Gerçekten, bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur.
Hal böyle olunca çekişme konusu parsellere ilişkin tüm imar kayıtları ve imar öncesi tarafların malik olduğu çap kayıtları ve krokiler getirtilerek mahallinde üç kişilik uzman (kadastro ve inşaat mühendisi) bilirkişi heyeti ile yeniden uygulama yapılarak dava konusu edilen ağaçların, şantiye binasının ve evin imar öncesi yapılıp yapılmadığının,bu yapıların imar öncesi mülkiyet hakkına dayalı olarak davalı tarafından yapılıp yapılmadığının, elatmanın imar ile oluşup oluşmadığının açık ve tereddüte yer bırakmayacak şekilde saptanması, bilirkişiden imar öncesi ve sonrası mülkiyet durumunu gösterir kroki alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Tarafların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.