Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/21645 E. 2017/2385 K. 08.05.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/21645
KARAR NO : 2017/2385
KARAR TARİHİ : 08.05.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen El atmanın önlenmesi ve muarazanın giderilmesi davası sonunda yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hâkimi …’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve muarazanın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı; kayden maliki olduğu 629 parsel sayılı taşınmazına, komşu 626 parsel maliki olan davalının yol olarak kullanmak ve taşınmazına çit çekmesini engellemek suretiyle müdahalede bulunduğunu ileri sürerek davalının haksız el atmasının ve muarazasının önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; iddianın sübut bulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının 629 , davalının ise 626 parsel sayılı taşınmazların kayden maliki oldukları,davacı parselinin bitişiğinde kadastro yolu bulunduğu, davacı davalının evine gitmek için taşınmazını patika yol olarak kullandığını, ayrıca sınırlarını belli etmek için çit çekmesinin engellendiğinin iddia edildiği, davalının ise iddiayı kabul etmediği,mahkemece taraf tanıklarının keşif mahallinde dinlenildiği, fen ve ziraat bilirkişilerinden rapor alınmak suretiyle uyuşmazlığın çözümü cihetine gidildiği anlaşılmaktadır.
Ne var ki, keşif sonucunda düzenlenen bilirkişi raporu ve krokinin hüküm vermeye yeterli olduğunu söyleyebilmek mümkün değildir.
Bilindiği üzere, çaplı taşınmaza elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle çap kaydının ya da kayıtlarının getirtilerek tarafların tüm delilleri toplanılmalı, dosya keşfe hazır hale geldikten sonra yapılacak uygulamada, çekişmeli yer ile tarafların çekişmesiz kullandıkları kısımların sınırları alınacak ortak beyanlarına göre açıklığa kavuşturulmalı, gerektiğinde bu yön taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanmalıdır. Daha sonra belirlenen bu durum gözönünde tutularak kadastro fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilere kadastro sırasında konan nirengi noktalarından, bunlar yoksa hem paftada hem arazide mevcut sabit noktalardan yararlanılarak hassas aletlerle kadastral yöntemlere uygun biçimde ölçüm yaptırılmalı; bilirkişilerden uygulamayı yansıtan, infazı sağlamaya yeterli ve özellikle davacı tarafın taşınmazına bir tecavüzün bulunup bulunmadığını, varsa miktarını açıkca gösteren kroki ve rapor alınmalıdır.
Somut olayda, keşif mahallinde taraflar, davalının evine gitmek için kullandığı patika yolu göstermişler, ziraat bilirkişi tanzim ettiği raporun 3. sayfasındaki 2. fotoğrafta davalının evine gitmek için davacıya ait 629 parsel sayılı taşınmazdan geçtiği kestirme yol belirtilmiş, ancak fen bilirkişileri tarafından düzenlenen krokide bu hususa yer verilmemiştir. Bu durumda davacı iddiasının kesin ve tereddüte mahal vermeyecek şekilde saptanmadığı, kararın hükme yetersiz ve denetime elverişli olmayan bilirkişi raporu ve krokiye dayanılarak verildiği görülmektedir.
Hal böyle olunca, fen bilirkişisinin davalının patika yol olarak kullandığı iddia edilen kısmı gösterir şekilde hüküm vermeye elverişli, açık ve tereddüte yer vermeyecek nitelikte rapor alınmak suretiyle sonuca gidilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuyla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm verilmesi isabetsizdir.
Davacının bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.