Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/21585 E. 2017/2274 K. 03.05.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/21585
KARAR NO : 2017/2274
KARAR TARİHİ : 03.05.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada;
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal, pay oranında tescil istemine ilişkindir.
Davacı, ortak mirasbırakan annesi…’ın malik olduğu 1205 parsel sayılı taşınmazını satış suretiyle, 33 ve 2 parsel sayılı taşınmazlarını da ölünceye kadar bakma akti ile davalı kızına devrettiğini, mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak temlikleri yaptığını ileri sürerek, tapunun iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir.
Davalı, muvazaalı işlemlerin olmadığını edimlerini yerine getirdiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, devirlerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi …’un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.

-KARAR-

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalının temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 2.090.60.-TL. bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 03.05.2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(Muhalif)

-KARŞI OY-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal, pay oranında tescil istemine ilişkindir.
Davacı, ortak mirasbırakan annesi…’ın malik olduğu 1205 parsel sayılı taşınmazını satış suretiyle, 33 ve 2 parsel sayılı taşınmazlarını da ölünceye kadar bakma akti ile davalı kızına devrettiğini, mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak temlikleri yaptığını ileri sürerek, tapunun iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir.
Davalı,1205 parsel sayılı taşınmazı bedeli karşılığında satın aldığını, alım gücünün bulunduğunu, 26.09.2009 tarihinde babasının ölümünden sonra annesini evine alıp bizzat baktığını, öncesinde de anne ve babasını kendi evlerinde baktığını, davacının anne ve babasıyla 40 yılı aşkın süre görüşmediğini cenazelerine dahi gelmediğini, sosyal güvencesi olmayan miras bırakanın tüm giderlerinin tarafından karşılandığını, geçirdiği safra kesesi ameliyatı sonrasıda hayatını kaybettiğini bakım karşılığı temliklerin yapıldığı, murisin mal kaçırma amacının olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, temliklerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Muris muvazaası davalarında, uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması, miras bırakanın temlik yapmaktaki gerçek irade ve amacının ortaya çıkarılması esastır.
Somut olayda; mirasbırakanın, maliki olduğu 1205 parsel sayılı taşınmazını 23.02.2007 tarihinde satış suretiyle, 33 ve 2 parsel sayılı taşınmazlarını da 02.04.2010 tarihinde ölünceye kadar bakım akti karşılığı davalı kızına temlik ettiği saptanmıştır.
Bu durumda, miras bırakanın 2007 ve 2010 yılında yaptığı temliklerin yapıldığı tarihte, miras bırakanın yaşı, fiziki durumu, sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, yörenin gelenek ve görenekleri, olayların gelişimi ve miras bırakan ile taraflar arasındaki ilişkilere göre her bir temlikte miras bırakanın irade ve amacın ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir.
İlk temlikin yapıldığı 2007 yılında, miras bırakan…’ın 76 yaşında ve eşinin sağ olduğu, gelir getiren kendisi ve eşine ait taşınmazların bulunduğu, o tarihte mal satmasını gerektiren bir durumun varlığının iddia ve ispat edilmediği gibi ev hanımı olan davalının alım gücününde olmadığı, temlikin bedelsiz ve muvazaalı olduğu kanıtlanmış bulunduğundan, 1205 parsel sayılı taşınmaza ilişkin davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
Miras bırakanın davalı kızına yaptığı ikinci temlik, 2010 yılında 33 ve 2 parsel sayılı taşınmazların ölünceye kadar aktiyle devrine ilişkindir.
Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (T.B.K.m.6ll). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusuda bakım alacaklısını kendi ailesi içirisine alıp besleme, giydirme, hastalığında doktora götürme, gerekli özeni gösterme manevi yönden her türlü yardım ve desteği sağlama yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (T.B.K.m.6l4).
Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır.(T.B.K.m.l9). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun l.4.l974 gün ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Yukarıdaki ilkeler ve tespit edilen olgular birlikte değerlendirildiğinde, mirasbırakanın 2009 yılında eşinin ölümünden sonra davalı kızının evinde ailesiyle yaşamaya başladığı, ölünceye kadar maddi ve manevi tüm ihtiyaçlarının davalı tarafından karşılandığı, tanık … ve … beyanına göre, 2009 yılından önce de, miras bırakan ve eşi …’i davalının baktığı, davacının anne ve babası ile uzun yıllardır görüşmediği, babasının ölümünden kısa bir süre önce geldiğinde de kavga çıktığı, tarafların teyzesi olan tanık …, ” miras bırakanın son döneminde kendisine baktığı için mallarını davalıya devrettiğini ” beyan ettiği, temlikin yapıldığı tarihte 79 yaşında olan miras bırakanın, yıllardır bakıp gözetmesi nedeniyle minnet duyduğusu ve bakım amacıyla taşınmazlarını davalıya devretttiği, temlikteki amacın bakım olduğu ve davalı tarafından bakım borcunun da yerine getirildiğinin kabulü gerekir
Tüm bu nedenlerle, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin minnet duygusu ve bakım amacıyla yapıldığı, temlikte mal kaçırma amaçı ve muvazaanın kanıtlanamadığı gözetilerek bu talep yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan, çoğunluğun ölünceye kadar bakım aktiyle temlik edilen iki taşınmaz yönünden de hükmün onanaması gerektiği yönündeki görüşüne katılamıyorum.