Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/21539 E. 2017/1979 K. 17.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/21539
KARAR NO : 2017/1979
KARAR TARİHİ : 17.04.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen el atmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava , paydaşlar arası el atmanın önlenmesi, ecrimisil ve yıkım istemine ilişkindir.
Davacılar, çekişme konusu 838 parsel sayılı taşınmazla ilgili olarak anneleri ve davalı ile bir araya gelerek miras taksim sözleşmesi imzaladıklarını, ancak davalının sözleşmeye aykırı davranarak, yol olarak ayırdıkları yeri de kendi payına düşen kısımla birlikte kullandığını, bu kısma duvar ve ahır yapmak suretiyle el attığını ileri sürerek davalının taşınmaza el atmasının önlenmesine, ecrimisile ve yapıların yıkımına karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece ,el atıldığı iddia edilen kısımdaki yapıların miras taksim sözleşmesinden önce yapıldığı ,sözleşmede aksi kararlaştırılmadığı ve intifadan men şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Ancak, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun(TMK) 706., 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 237., Tapu Kanunu’nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş ya da fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse, kayıtta paylı eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya ortaklığın satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması “ahde vefa” kuralının yanında TMK’nın 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; … 2. Noterliği’ne ait 14/12/1998 tarihli düzenleme şeklinde miras taksim sözleşmesinden anlaşıldığı kadarıyla, taraflar ve anneleri …, mirasbırakanları …’dan intikal edecek olan içlerinde çekişme konusu taşınmazın da bulunduğu altı parça taşınmazı taksim etmişler ve bu doğrultuda hazırlanan krokiyi de sözleşmeye eklemişlerdir. Mahkemece, taşınmazın bulunduğu yerde keşif yapılarak, fiili ve rızai taksim sözleşmesi taşınmaza uygulanmış ve alınan bilirkişi raporunda krokide yol olarak ayrılan kısma davalının duvar yapmak suretiyle el attığı ve kendi kullanım alanına geçirdiği saptanmıştır.
Hal böyle olunca, taksim sözleşmesine taraf olan davalının kendisine ayrılan kısımdan fazlaca yer kullandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir.
Kabule göre de, ecrimisil hesaplamasında, ilk dönem ecrimisil tutarının belirlenip, sonraki dönemler için ecrimisil değerinin, ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere hesaplanması gerekirken, geriye dönük olarak hesap edilmiş olması da doğru değildir.
Davacıların temyiz itirazları değinilen yönler itibariyle yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.