Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/21401 E. 2017/2174 K. 26.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/21401
KARAR NO : 2017/2174
KARAR TARİHİ : 26.04.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu 280 ada 138 parsel sayılı taşınmazdaki 18 nolu bağımsız bölümün, eski eşi olan davalı tarafından haklı ve geçerli bir nedene dayanmaksızın, konut olarak kullanmak suretiyle müdahale edildiğini ileri sürerek, davalının el atmasının önlenmesi ile 10.000,00TL ecsimisile karar verilmesini istemiştir.
Davalı, çekişme konusu taşınmazda müşterek çocukları olan … ile birlikte davacının rızası ile 13 yıldır oturduğunu, …’in reşit olması halinde taşınmazın … adına devredileceği konusunda davacının şifahi beyanı olduğu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taraflar arasında kira ilişkisi bulunduğu, bu nedenle açılacak davanın tahliye ve kira alacağı davası olması gerektiği, bu davanın da görülme yerinin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu, davalının haksız el atmasının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, çekişme konusu kat mülkiyeti tesis edilmiş mesken niteliğindeki 170/1604 arsa paylı taşınmazın tamamının davacı adına kayıtlı olduğu, tarafların 1985 yılında evlendikleri, 26.10.1993 tarihinde boşandıkları, 11.07.1992 doğumlu … adında müşterek kızlarının bulunduğu, taşınmazın uzun yıllardır davalının kullanımında olduğu, emlak vergilerinin bir kısımının davacı tarafından, bir kısım vergi ve apartman giderlerinin davalı tarafından ödendiği, aboneliklerin davalı adına olduğunun beyan edildiği, abone işlemleri için 06.01.2001 tarihinde davalının …’ü vekil tayin ettiği, aynı tarihte … 5. noterliği 04792 yevmiye numaralı onaylama şeklinde kira sözleşmesi ile aylık 3.000TL bedelle 1 yıllığına davacı tarafından davalıya 06.01.2001 tarihinden itibaren kiralandığı, davalının akitte bulunan imzayı inkar ettiği, … Cumhuriyet Başsavcılığı 2014/7150 soruşturma numaralı dosyasında kira sözleşmesine ilişkin incelemenin yapıldığı, dinelen tanık beyanlarından davalının taşınmazda davacının rızası ile oturduğu, müşterek çocukların nafaka davası açması üzerine eldeki davanın açıldığının beyan edildiği, dava tarihinden 9 ay önce, 20.03.2012 tarihinde açılan … 1. Aile Mahkemesi 25.04.2013 tarih 2012/227Esas,2013/303Karar sayılı kararında müşterek kızları … için davalının aylık 1500TL nafaka ödemesine hükmedildiği, davacının … 7. Noterliğinin 03.10.2012 tarih 26093 yevmiyeli ihtarnamesi ile geriye dönük 5 yıllık 60.000.TL ecrimisil talep ettiği, ihtarnamenin 05.10 2012 tarihinde davalıya tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki; taraflar eski eş olup , kayden davacıya ait 280 ada 138 parsel sayılı taşınmazdaki 18 nolu bağımsız bölümde davalının ortak kızları ile birlikte muvafakate dayalı oturduğu, ihtarname keşide edilmekle muvafakatin geri alındığı saptanarak mülkiyet hakkına üstünlük tanınmak suretiyle elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerektiği açıktır.
Bilindiği, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK’nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)
25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay’ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık, değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK’nın 266 vd. maddelerine uygun olmalıdır.
Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.
Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Öte yandan; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 141. maddesi; “Taraflar cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçelerinde serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler.” hükmünü içermektedir.
Somut olaya gelince, davalı davacının rızası ile taşınmazı kullandığını savunmuş, kiracılık ilişkisini ileri sürmemiştir. Yasal süresinden sonra sunulan kira akdine dayanılarak davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Hal böyle olunca, davacının, davalıya gönderdiği 03.10.2012 tarihli ihtarnamenin tebliğ edildiği 05.10.2012 tarihinden itibaren dava tarihine kadar belirlenecek ecrimisil tutarı üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğinin reddine karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.