Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/21310 E. 2017/2194 K. 27.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/21310
KARAR NO : 2017/2194
KARAR TARİHİ : 27.04.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava; ehliyetsizlik, hata, hile ve gabin hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, muris babaları …n, davalıya olan borcu karşılığında maliki olduğu 1846 parsel sayılı taşınmazın 150 m2’lik kısmının davalıya devri hususunda anlaşarak tapuda işlem yaptığını, ancak 2007 yılının Aralık ayında davalının taşınmazın tamamının kendisine temlik edildiğini söylemesi üzerine, hata ve hileye maruz kaldığını öğrendiğini, murisin müzayaka halinde olup, satış bedeli ile gerçek değer arasında aşırı fark bulunduğunu, ayrıca işlem tarihinde murisin şuurunun yerinde olmadığını ileri sürerek, 150 m2’lik alan dışındaki bölüm yönünden tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuşlardır.
Davalı, iddiaların doğru olmadığını, akitten sonra davacıların murisinin taşınmazda kiracı olarak oturduğunu ve kira borcunu da ödemediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddiaların ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar Dairece, “davacıların miras bırakanı Hüseyin’in çekişmeli taşınmazın temliki tarihinde hukuki ehliyetini haiz olduğunun anlaşılması halinde ileri sürülen diğer hukuksal nedenlerin irdelenmesi” gerekçesiyle bozulmuş olup, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılama sonucunda mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karar Dairece bu kez “Hal böyle olunca; tarafların iddia ve delilleri ile açıklanan ilkeler doğrultusunda gerekli araştırma yapılıp tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, iptale konu taşınmazın uzman bilirkişiler aracılığıyla temlik tarihindeki değerinin keşfen belirlenen değerinin gabin (aşırı yararlanma) iddiası açısından irdelenmesi, hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken yazılı olduğu üzere noksan soruşturma ile neticeye gidilmiş olması doğru değildir.” gerekçesiyle ikinci kez bozulmuş olup, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, gabin iddiasına dayalı davanın bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma ilamında davacının gabin (aşırı yararlanma) iddiası açısından izlenmesi gereken yol açıkça belli edilmiştir. Bozmaya uyulmuş olmakla bozma lehine olan taraf yönünden usulü kazanılmış hak oluşacağı kuşkusuzdur. Bozma ilamına uyan mahkeme, bozmada işaret edilen hususları yerine getirmek zorundadır. Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde bu temel usul kuralı ihlal edilerek bozma gerekleri yerine getirilmemiştir.
Şöyle ki, 6098 s. Türk Borçlar Kanunun (TBK) 28. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 21) maddesi ile aynen; “Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.
Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir.” hükmü getirilmiştir.
Somut olayda, davaya konu edilen satış işleminin 20.03.2001 tarihinde yapıldığı, satışın tarafı olan davacıların murisi …’ın 05.12.2007 tarihinde öldüğü, mirasçılar tarafından eldeki davanın 04.01.2008 tarihinde açıldığı, davacıların dava dilekçesinde satışı, 2007 yılı aralık ayında öğrendiklerini ileri sürdükleri, davalı tarafından davacıların bu iddiasına karşı çıkılmadığı anlaşıldığından davanın süresinde açıldığı kabul edilmelidir.
Hâl böyle olunca mahkemece, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi isabetli değildir.
Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.