Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/1955 E. 2014/5845 K. 18.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1955
KARAR NO : 2014/5845
KARAR TARİHİ : 18.03.2014

MAHKEMESİ : TRABZON 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/03/2013
NUMARASI : 2012/203-2013/147

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın hakdüşürücü süreden reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..’in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi uyarınca davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, tereke miras bırakanın ölümü ile intikal edeceğinden ve terekenin açılmasıyla mirasçılar tereke üzerinde hak sahibi olacaklarından, bu tür isteklerde dava hakkı murisin ölümüyle ortaya çıkar. Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi hükmünde öngörülen hak düşürücü sürenin uygulanmasında da murisin ölüm tarihi büyük önem taşır. Anılan yasal düzenlemede, kadastro tespit tutanağında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz edilemeyeceği ve dava açılamayacağı hükme bağlanmıştır. Başka bir ifadeyle, dayanılan hakkın kadastro tespit tutanağının tanzim tarihinden önce doğması halinde anılan sürenin uygulama imkanına kavuşacağı açıktır. Tutanağın tanziminden sonra doğan haklara ilişkin açılan davalarda hak düşürücü sürenin uygulama yeri yoktur.
Somut olayda, noksanın tamamlanması yoluyla getirtilen nüfus kaydından, miras bırakanın kadastro tespitinden sonra öldüğü anlaşılmaktadır. Bu durumda, Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin eldeki dava bakımından uygulanamıyacağı tartışmasızdır.
Hal böyle olunca, işin esasına girilerek gerekli inceleme ve araştırmanın yapılması, tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.
Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.