Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/19429 E. 2015/2997 K. 26.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/19429
KARAR NO : 2015/2997
KARAR TARİHİ : 26.02.2015

MAHKEMESİ : İSTANBUL 22. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/07/2014
NUMARASI : 2013/154-2014/252
Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ………… raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-
Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanı H.. A..’tan intikal eden 10266 parsel, 2 numaralı bağımsız bölümün haklı ve geçerli bir neden olmaksızın davalı tarafından kullanıldığını, daha önce 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/231 Esasında davalı aleyhine açılan elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davasının kabul edilerek kesinleştiğini ileri sürerek 29.06.2010 tarihinden 31.03.2013 tarihine kadar geçen süre için 9.212,50-TL ecrimisile karar verilmesini istemiştir.
Davalı, çekişme konusu taşınmazı dava dışı mirasçı Ö…. A.’tan kira sözleşmesi ile kiraladığını, bakımsız halde olan ev için 20.000,00-TL masraf yaptığını ve masrafların 3 yıl boyunca kira bedeli vermemek üzere mahsup edilmesinin kararlaştırıldığını bildirip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Toplanan deliller, tüm dosya içeriği ve kesinleşmiş mahkeme kararı ile saptandığı üzere; ecrimisil istenilen dönemde, kayden davacının mirasbırakanı Hüseyin’e ait bağımsız bölümü davalının kullandığı, dava dışı mirasçı ile davalı arasında yapılan kira sözleşmesinin ve yaptırılan tadilatların bedelinin kira bedelinden mahsup edilmesi yönündeki anlaşmanın davacıyı bağlamayacağı, dikkate alınarak ecrimisile hükmedilmesi kural olarak doğrudur. Davalının bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; mahkemece usulüne uygun şekilde ecrimisil hesabı yapılmadan yetersiz bilirkişi raporu ile hüküm kurulması doğru değildir.
Bilindiği, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25.02.2004 günlü ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)
./..
25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay’ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Öte yandan, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık; değerlendirmenin gerekçeleri bilimsel verilere ve HMK’nin 266 vd. maddelerine uygun olmalıdır.
Bu nedenle, eğer arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Somut olayda, bilirkişilerce ecrimisil belirlenmesine ilişkin yöntem usulüne uygun olmadığı gibi, 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/231 E-2011/346 K sayılı kararında hükme esas alınan bilirkişi raporundaki tespitten farklı bir sonuca ulaşılması da doğru değildir.
Hâl böyle olunca; yukarıda değinilen ilke ve usul çerçevesinde, kesinleşen mahkeme kararı uyarınca ilk dönem (2010 yılı) için 550,00-TL ecrimisil miktarı üzerinden hesaplama yapılması, sonraki yıllar için ÜFE artış oranı uygulanmak suretiyle ecrimisil hesap edilerek bu miktar üzerinden, (hükmün sadece davalı tarafından temyiz edilmesi nedeniyle davalının kazanılmış hakları gözetilerek) davacının miras payı oranında ecrimisile hükmedilmesi gerekirken, kesinleşen mahkeme kararı ile belirlenen miktar dikkate alınmaksızın yeniden hesaplama yapılarak ecrimisilin belirlendiği rapora itibar edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalı vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedene hasren (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.