Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/1907 E. 2015/41 K. 12.01.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1907
KARAR NO : 2015/41
KARAR TARİHİ : 12.01.2015

MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, davalı ve dava dışı ………. ile birlikte kayden paydaş oldukları dava konusu 1058 ada 2 parsel sayılı taşınmazda fiilen yapılan taksimde kullanımına bırakılan bölümde davalının patika yol açmak istediğini, buna rıza gösterdiğini, ancak davalının bu yerde yapı inşa etmeye başladığını ileri sürerek el atmanın önlenmesine ve inşaatın yıkımına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazda taraflar arasında tasarruf şeklini belirleyen ve inkar edilmeyen bir sözleşme bulunmadığı, davacının taşınmazda payına karşılık yer kullandığı ve çekişmenin taksim veya ortaklığın giderilmesi davası ile çözümlenebileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ………..in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazda taraflar arasında tasarruf şeklini belirleyen ve inkar edilmeyen bir sözleşme bulunmadığı, davacının taşınmazda payına karşılık yer kullandığı ve çekişmenin taksim veya ortaklığın giderilmesi davası ile çözümlenebileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Çekişme konusu 1058 ada 2 parsel sayılı taşınmazın taraflar ve dava dışı kardeşleri Necmettin adına paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu sabittir.
Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir.
4721 s. Türk Medeni Kanunun (TMK) 706, 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 237, Tapu Kanununun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya ortaklığın satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, “ahde vefa” kuralının yanında TMK’nin 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK’nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
Somut olaya gelince; çekişme konusu taşınmazın ikiye bölünmek suretiyle davacı …….. ve davalı ……………tarafından kullandığı, tüm paydaşları kapsayan fiili kullanım biçiminin oluşmadığı, davacının taşınmazda çekişmesiz olarak kullandığı bir bölümün bulunduğu saptanmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi bu gerekçe ile doğru olduğuna göre, davacının temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 3.40.-TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 12.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.