Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/17528 E. 2016/10480 K. 22.11.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/17528
KARAR NO : 2016/10480
KARAR TARİHİ : 22.11.2016

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTAL TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptal tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 22.11.2016 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı … ve vekili Avukat … geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili Avukat gelmedi yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi …’ın tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan …l tarafından evlat edinildiğini, murisin maliki olduğu 609 ada 9 parsel sayılı taşınmazı mirasçılarından mal kaçırmak ve üvey oğlu olan dava dışı … …’ye kazandırmak amacıyla 1999 yılında dava dışı…’ın kayınvalidesine devrettiğini, daha sonra taşınmazın aynı amaç ile dava dışı …’ın akrabası olan davalı …’a devredildiğini ileri sürerek çekişmeli taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
Davalı, iddianın yersiz olduğunu, çekişme konusu 609 ada 9 parsel sayılı taşınmazı 2008 yılında tapu kayıt maliki olarak görünen dava dışı…’den bedeli karşılığında aldığını, diğer kişiler arasındaki husumetin kendisini ilgilendirmediğini bildirip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; muris …’in davacı …’yı 1968 yılında evlat edindiği ve murisin 09/06/2013 tarihinde ölümü ile geriye
mirasçı olarak sadece davacıyı bıraktığı, murisin sağlığında maliki olduğu 609 ada 9 parsel sayılı taşınmazı vekil aracılığıyla 09/06/1999 tarihinde dava dışı …’e satış yoluyla temlik ettiği Mualla’nın da çekişmeli taşınmazı 05/06/2008 tarihinde davalı …’a satış göstermek suretiyle temlik ettiği kayden sabittir.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide “muris muvazaası” olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu’nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince; mirasbırakan …’in ikamet ettiği taşınmazını satış yoluyla temlikinden sonra, …’nin kiracısı olduğunu beyan eden davacı tanığı …’ın 07/04/2006 tarihli dilekçesi ile çekişmeli taşınmaz üzerindeki evin su sayacının değiştirilmesi için belediyeye başvurduğu, yine murisin bizzat 25/01/2012 tarihli dilekçe ile çekişmeli taşınmaz üzerinde bulunan kendisinin oturduğu evin su sayacının değiştirilmesi için belediyeye başvurduğu, davacı tanığı …’ın 2003 ile 2011 yılları arasında mirasbırakan …’in kiracısı olarak çekişmeli taşınmazda ikâmet ettiği, kira parasını mirasbırakana verdiği ve çekişmeli taşınmazın devir edildiğini şans eseri öğrendiği yönündeki beyanı, mirasbırakanın temlik tarihinden sonra da çekişmeli taşınmazı kullanmaya devam etmesi, davacı tanığı …’in, ara malik…’in dava dışı …’in ( murisin ikinci eşi …’in oğlu ) eşinin üvey annesi olduğu yönündeki, yine davalı …’ın da ara malik….’in kızkardeşinin damadı olduğu yönündeki beyanı, davalı ara malik ve dava dışı … arasındaki akrabalık ve tanışıklığın bu şekilde ortaya konulması bir bütün halinde değerlendirildiğinde yapılan temlikin davacıdan mal kaçırma amaçlı olduğu açıktır.
Hâl böyle olunca, yapılan temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gözetilerek davanın kabul edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddedilmesi hatalıdır.
Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 21.12.2015 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.350.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.