Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/17488 E. 2016/10424 K. 17.11.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/17488
KARAR NO : 2016/10424
KARAR TARİHİ : 17.11.2016

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ VE ECRİMİSİL

Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece elatmanın önlenmesi davası konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil talebinin kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi … ‘nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Davacı, çekişme konusu 35 ada 10 parsel sayılı taşınmazı 28.11.2011 tarihinde satın aldığını, davalının ise önceki paydaşlardan dava dışı…’ın payını 12.03.2009 tarihinde kiraladığını beyan ederek taşınmazın tamamını haklı ve geçerli bir neden bulunmaksızın işgal ettiğini, ihtarname keşide etmesine rağmen davalının haksız işgale son vermediğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesine ve 86.000,00 TL ecrimisile karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında davaya konu yerin boşaltıldığını belirtmiştir.
Davalı, dava açılmadan önce kendisine ihtar gönderilmediğini, taşınmazı kiracı sıfatıyla kullandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, yargılama sırasında çekişmeli taşınmazın boşaltıldığı belirlenerek, elatmanın önlenmesi isteği konusuz kaldığından bu yönde karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil isteğinin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerde, çekişme konusu 35 ada 10 parsel sayılı güllük vasıflı taşınmazın 28.11.2011 tarihinde satın alma suretiyle davacının tam malik olduğu, davalının dava dışı önceki paydaştan kiraladığını ileri sürerek taşınmazı yediemin deposu olarak kullandığı ancak dava sırasında kullanıma son verildiği gözetilmek suretiyle mahkemece, elatmanın önlenmesi isteği bakımından davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına dair verilen kararda bir isabetsizlik yoktur. Davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK’nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)
25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay’ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık, değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK’nın 266 vd. maddelerine uygun olmalıdır.
Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.
Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara… artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Somut olaya gelince; hükme esas alınan bilirkişi raporunun yukarıda belirtilen ilke ve usullere uygun olarak düzenlendiği söylenemez.
Şöyle ki, ecrimisil hesaplamasında, ilk dönem ecrimisil tutarının belirlenip, sonraki dönemler için ecrimisil değerinin, ilk dönem için belirlenen miktara … artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere hesaplanması gerekirken, dava tarihindeki ecrimisil miktarının belirlenip geriye doğru hesaplama yapılmak suretiyle ecrimisilin belirlenmiş olması doğru değildir.
Hâl böyle olunca, ecrimisil yönünden yukarıda belirtilen ilkeler ve olgular doğrultusunda bilirkişilerden rapor alınması, gerek görülmesi halinde uzman bilirkişilerle birlikte mahallinde yeniden keşif yapılması, daha sonra davalı taraf yararına kazanılmış hak olgusu da dikkate alınarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, hatalı bilirkişi raporu ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.