Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/17466 E. 2015/3789 K. 18.03.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/17466
KARAR NO : 2015/3789
KARAR TARİHİ : 18.03.2015

MAHKEMESİ : BUCAK 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/06/2013
NUMARASI : 2011/89-2013/280
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı ve davalı Bucak Belediye Başkanlığı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi S…… A…….. ‘ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, tapu iptali ve tescil olmazsa bedelin tahsili isteğine ilişkindir.
Davacı Hazine, harman yeri ve kuyu niteliğindeki 196 ada 10 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında Bucak Belediyesi adına tespit edildiğini, ancak, Belediyenin imar planı düzenlerken taşınmazın vasfını değiştirmeden imar planı kapsamına alarak diğer davalı şirkete sattığını, taşınmazın 4342 sayılı Mera Kanununun 3. maddesinde sayılı mera, kışlak ve yaylak olarak nitelendirilemiyeceğini Belediye mülkiyetinde olmasına rağmen halkın yararlandığı harman yeri olduğunu, Belediye adına tespitin ve diğer davalıya satışın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescili olmazsa satış bedelinin davalılardan tahsili isteği ile eldeki davayı açmıştır.
Davalı Belediye, dava konusu taşınmazın 1962’de Bucak Belediyesi adına tespit ve tescil edildiğini, tespite Hazinece itiraz edilmediğini, süresi içinde iptal davası açılmadığını, imar palanında akaryakıt istasyonu olarak vasfının değiştirildiğini, harman yeri vasfını kaybettiğini, Mera Kanununun değişik 3.maddesi gereğince bu tür taşınmazların Belediyenin mülkiyetinde bırakılacağını, davalı şirket, Belediye adına kayıtlı taşınmazın Belediyece 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 45.maddesine istinaden şirkete ihale edildiğini, taşınmazı tapu kaydına güvenerek iyiniyetle satın aldığını bildirerek davanın reddini savunmuşlardır. ./..
Mahkemece, 1580 sayılı Yasanın 159.maddesi gereğince Belediye adına tescili yapılan yerlerde Belediyenin mülkiyet hakkı olmayıp sadece idare ve nezaret hakları olduğundan satış yetkisinin bulunmadığı, davalı şirketin ise iyiniyetle mülkiyeti kazandığı gerekçeleriyle tapu iptal ve tescil talebinin reddine, 425.100,00 TL’nın davalı Belediyeden tahsiline karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden çekişme konusu 196 ada 10 parsel sayılı harman yeri ve kuyu vasıflı taşınmazın, senetsizden, 60-70 seneden beri umumun istifadesine tahsis edilmiş harman yeri olduğu ve 1580 sayılı Kanununun 159.maddesi uyarınca Belediyelere devredilmiş olduğu gerekçesiyle 28.12.1962 tarihinde Bucak Belediyesi Tüzel Kişiliği adına tespit ve tescil edildiği, 21.11.2007 tarihinde 2886 sayılı Yasanın 45.maddesi uyarınca açık teklif usulü ile yapılan ihalede 429.100,00 TL bedelle davalı şirkete satıldığı, 21.3.2008 tarihinde tevhit edilerek 196 ada 107 parselin oluştuğu, bu arada vasfının arsa olarak değiştirildiği, daha sonra ifraz gören taşınmazın 196 ada 108,109 ve 110 no’lu parsellere gittiği, bu parsellerin tamamının arsa vasfı ile davalı şirket adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, harman yerleri köy halkının tümünün yararlandığı harman yapılmak üzere ya yetkili mercii tarafından tahsis edilen ya da, kadim kullanma biçimi harman yeri olan köy orta malı taşınmazlardandır. Bu gibi yerlerin yararlanma hakkı ilgili köy ve belde halkına ait ise de, kuru mülkiyeti Devlete aittir. Yine hemen belirtilmelidir ki, harman yerlerinin özellikleri mera, yaylak ve kışlakların özelliklerinden farklı değildir.
Her ne kadar 4342 sayılı Mera Kanununun değişik geçici 3. maddesinde Belediye ve mücavir alan sınırları içersinde kalan ve 1.1.2003 tarihinden önce kesinleşen imar planları içersindeki yerleşim yeri olarak işgal edilen ve mera olarak kullanımına artık olanak bulunmayan taşınmazların tahsis amacının değiştirilmesi suretiyle Hazine adına tesciline olanak sağlanmışsa da bu hüküm ancak öncesi mera olan ve yasada öngörülen unsurları taşıyan taşınmazlar bakımından uygulanabilir. Anılan hükmün genişletilmiş yorumla mera dışındaki yaylak, kışlak ve somut olayda olduğu gibi harman yerlerine taşınma imkânı yoktur.
Burada üzerinde durulması gereken diğer bir sorunda 4342 sayılı Mera Kanununun 14. maddesi son fıkrasının olaya uygulanıp uygulanamayacağıdır. Anılan maddenin başlığı «tahsis amacının değiştirilmesi» şeklindedir. Yasanın daha önceki hükümlerine bakılırsa bu maddenin mera komisyonlarının çalışmaları sırasında ve ancak mera komisyonlarınca yapılan idari iş ve işlemlerde uygulanabileceği açıkça görülür. Başka bir deyişle yargı önüne getirilen bu gibi uyuşmazlıklarda harman yeri vasfının yargı yerinde değiştirilebileceği düşünülemez. Ne var ki; somut olayda, öncesi harman yeri olan 196 ada 10 parsel sayılı taşınmaz Belediyece harman yeri vasfı ile satıldıktan sonra arsa vasfına dönüştürülerek davalı şirket adına tescil edilmiş ise de bu tescil işlemi yasadaki deyimiyle «yolsuz tescil» niteliğindedir. Bu gibi durumlarda hukuken yokluk ifade eden tapu üzerinden iktisapta bulunan kişiler Türk Medeni Kanununun 1023.maddesinin koruyuculuğundan da yararlanamazlar.
../…

Öte yandan, 3402 sayılı Kadastro Yasasının 16/B maddesinde belirtildiği üzere mera, yaylak, kışlak, harman ve panayır yerleri sınırlandırılır, parsel numarası verilerek yüzölçümü hesaplanır ve bu gibi taşınmaz mallar özel siciline yazılır. Sözü edilen orta malları, bazı yasal durumlar ayrık olmak üzere özel mülkiyete konu olamazlar, tapuya tescil edilemezler, zilyetlik ve olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı ile iktisap edilemezler. Bu tür taşınmazlar için tapu sicili kurulması söz konusu olmadığından 3402 sayılı Kadastro Yasasının 12/3 maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulama olanağı yoktur.
Somut olayda, öncesi harman yeri olan ve kamunun yararlandığı taşınmazın imar uygulamasında yine kamunun yararlandığı bir yer olarak bırakılmak koşuluyla imar planına alınabilecektir. ( örneğin meydan, yol, park, yeşil alan, otopark, toplu taşıma istasyonu, terminal…. gibi)
Hâl böyle olunca iptal tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken değinilen hususlar gözardı edilerek davalı Belediyenin bedelden sorumlu tutulması doğru değildir.
Davacı ile davalı Belediyenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.