Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/1631 E. 2015/11293 K. 05.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1631
KARAR NO : 2015/11293
KARAR TARİHİ : 05.10.2015

MAHKEMESİ : ÇAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/09/2013
NUMARASI : 2007/291-2013/243
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve eski hale iade davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 05.10.2015 Pazartesi günü saat 9.31 da daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi …………………..’ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve taşınmazın eski hale iadesi isteklerine ilişkindir.
Davacı, 74 parsel sayılı taşınmazın 15/54 payının maliki, tamamının ise intifa hakkı sahibi olduğunu, davalının söz konusu taşınmazdaki kömür cevherini çıkarıp satarak taşınmaza tecavüz ettiğini, ancak elatmanın yasal bir dayanağı bulunmadığını ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve taşınmazın eski hale iadesini istemiştir.
Davalı, davacının büyük ortağı ve şirket müdürü olarak görev yaptığı dava dışı şirketten devraldığı maden ruhsatına binaen 30.11.1999 tarihinden beri şirketin faaliyetine devam ettiğini, ayrıca 18.9.2002 tarihinde davacı ile davalı şirket arasında imzalanan sözleşme ile davacının kömür sahası ile ilgili hak iddia etmeyeceğini kabul ve beyan ettiğini, daha önce davacının da bu sahada ocak işlettiğini, devraldığı ruhsat nedeniyle geçerli bir hukuki tasarruf çerçevesinde ve 18.9.2002 tarihli akdi ilişkiye dayanarak faaliyetini sürdürdüğünü bildirip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı tarafın dava konusu taşınmazda davacı ile aralarındaki hukuki ilişki bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Ancak, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olduğu söylenemez.
Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; 74 parsel sayılı 54.000 m2’lik tarla vasıflı taşınmazın tamamı davacı adına kayıtlı iken 21.8.1995 tarihinde 15/54 payın tamamını ve 39/54 payın intifa hakkını üzerinde tutarak 39/54 payın kuru mülkiyetini dava dışı ……………………… bağışladığı, davacının ortağı bulunduğu …………………………’nin 30.11.1999 tarihli Yönetim Kurulu toplantısında Hacılar Köyündeki İR:6368 ruhsat no’lu maden sahasının davalı …………………………………………’ye devrine karar verilerek adı geçen maden işletme ruhsatının …………… uhdesinden ……… ………. uhdesine 8.12.1999 tarihinde devir ve ferağ edildiği, davacının ve tanıkların imzası bulunan 18.9.2002 tarihli “Sözleşme” başlıklı belgede; Çan İlçesi, Hacılar Mevkiindeki İR: 6368 no’lu maden(kömür) sahası ile ilgili bütün hak ve alacaklarını sonuna kadar aldığını, ağız yolu ile de verilmiş sözlerin bedelinin tamamını hiç eksiksiz, şahitler huzurunda aldığını, bu konu ile ilgili hiçbir şekilde ve koşulda hak iddia etmeyeceğini beyan ettiği”, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğünün yaptığı inceleme sonucunda ” ruhsat sahibi şirket tarafından … …’ın hissedarı olduğu 74 parselin kullanımı ile ilgili herhangi bir sözleşmenin ve anlaşmanın yapılmadan kullanılması nedeniyle, ruhsat sahası hakkında 3213 sayılı Maden Kanununun 7.maddesi son fıkrası gereği işlem yapılarak parsel sahipleriyle gerekli anlaşmalar yapılıncaya kadar faaliyette bulunulmaması gerektiği yönünde” ruhsat sahibi davalı şirketin uyarıldığı ve faaliyetlerinin durdurulduğu, davalı şirket tarafından Bursa 1. İdare Mahkemesinin 2007/1306 Esas sayılı dosyası ile dava açılarak 7.madde kapsamında faaliyetin durdurulması işleminin iptalinin istendiği anlaşılmaktadır.
Hâl böyle olunca, davacının ortağı olduğu şirketin davalı şirkete devrettiği maden sahası ile ilgili krokinin ve devir sözleşmesinin istenmesi, mahallinde Harita Mühendisi ve Maden Mühendisinin de katılımı ile keşif yapılıp tarafların ve 18.9.2002 tarihli belgede imzası bulunan tanıkların keşifte dinlenerek davalıya devredilen maden sahasının sınırlarının saptanması, iddianın ileri sürülüş biçimine göre davalı şirketin davacı taşınmazına fiili bir elatmasının bulunup bulunmadığının saptanması, davacıya ait taşınmazın maden işletme sahası içinde kalıp kalmadığının ve davacının imzasını taşıyan 18.9.2002 tarihli belge kapsamının bu saha ile ilgili olup olmadığının saptanarak iddia ve savunma doğrultusunda, mülkiyet hakkını düzenleyen Türk Medeni Kanununu hükümleri, olaya uygun düşen Maden Kanunu hükümleri ve dosyadaki devir sözleşmesi ile davacının imzasını taşıyan 18.9.2002 tarihli belge içeriği de değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacı vekilinin, bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.