Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/15828 E. 2016/10484 K. 22.11.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/15828
KARAR NO : 2016/10484
KARAR TARİHİ : 22.11.2016

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli, fer’i müdahiller vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 22.11.2016 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar … vd. vekili Avukat …, müdahil davacılar … vd. vekili Avukat … ile temyiz edilenler vekili Avukat … geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve mirasbırakan adına tescili isteğine ilişkindir.
Davacılar, kök mirasbırakan dedeleri…’ya ait taşınmazı davalıların murisi…’nın 2002 yılında yapılan kadastro tespiti sırasında 1255 ada 37 sayılı parsel olarak kendi adına tespit ve tescil ettirdiğini, yenileme kadastrosu ile taşınmazın 5250 ada 31 sayılı parsel numarasını aldığını, mevcut durumu yeni öğrendiklerini ileri sürerek, çekişme konusu 5250 ada 31 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile kök muris… adına tescilini istemişler, 06/12/2012 tarihli dilekçeleri ile kök mirasbırakanları İsmail’in mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla çekişmeli taşınmazı davalıların mirasbırakanı …’ya satış suretiyle temlik ettiğini ileri sürerek, davada dayandıkları hukuksal nedeni ıslah ettiklerini ve taşınmazın kök muris… adına tesciline karar verilmesini istediklerini bildirmişlerdir.
Muris…’nın mirasçılarından … 10/09/2013 tarihli dilekçesi ile, … ve … ise 18/11/2013 tarihli dilekçeleri ile davacıların yanında davaya katılmak istemişlerdir.
Davalılar, davacıların ve müvekkillerinin ortak mirasbırakanı…’nın tüm mirasçılarının davaya dahil edilmediğinden öncelikle taraf eksikliği nedeniyle davanın reddini, aksi takdirde 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi uyarınca 10 yıllık dava açma süresinin geçtiğini, ayrıca davacıların iddialarını genişletmesine ve davanın hukuksal nedeninin ıslahına, onaylarının bulunmadığını bildirip davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; mirasbırakan…’nın 04/01/1975 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak ölü oğlu…’nın davacı eşi … ve davacı çocukları …, …, .. ve …’i, ölü oğlu….’nın davalı eşi … ve davalı çocukları …, … ve…’yi, dava dışı diğer mirasçılarını bıraktığı, mirasbırakan İsmail’in 1255 ada 37 parsel sayılı taşınmazı 21/03/1974 tarihinde davalıların murisi ölü…’ya satış yoluyla temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, mirasbırakan…’nın ölüm tarihine göre terekesi elbirliği mülkiyetine tâbidir.
Bilindiği üzere, elbirliği (İştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur.
4721 s. Türk Medeni Kanununun (TMK) 701 ila 703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortakların tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, TMK’nin 701. maddesinde (…Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliğiyle karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır.
TMK’nin 702/2 maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının (onaylarının) alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. (11.10.1982 tarih 1982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.
Somut olaya gelince, çekişmeli taşınmazın mirasbırakan… adına tescili istendiği ve murisin dava dışı mirasçılarının bulunduğu gözetilerek; davada yer almayan mirasçıların olurunun alınması ya da terekeye TMK.’nun 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile yargılamanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek esas hakkında hüküm kurulması doğru değildir.
Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 21.12.2015 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 1.350.00.’şer-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.