Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/15290 E. 2015/8297 K. 04.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/15290
KARAR NO : 2015/8297
KARAR TARİHİ : 04.06.2015

MAHKEMESİ : ÇAYELİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/09/2013
NUMARASI : 2011/56-2013/196

Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar ve bir kısım davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-
Davacılar, ortak mirasbırakanları Mustafa adına kayıtlı 1070 ada 2, 1073 ada 15, 1098 ada 7, 1194 ada 2, 1069 ada 1 parsel sayılı taşınmazların uzun yıllardır davalıların tasarrufunda olduğunu, davalıların taşınmazdaki çayları toplayıp satmak suretiyle gelir elde ettiklerini ve taşınmazdaki evleri kullandıkları halde paylarına karşılık hiç bir ödeme yapmadıklarını ileri sürerek, ecrimisile karar verilmesini istemişler, yargılama sırasında 1098 ada 7 sayılı parsel yönünden ecrimisil isteğinden feragat etmişler, ayrıca davacılardan Rukiye, davadan feragat etmiştir.
Davalılardan Hasan ve Mustafa davanın reddini savunmuşlar, diğer davalılar savunma getirmemişlerdir.
Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacılar ve bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Çekişme konusu taşınmazların tarafların mirasbırakanları M.. Ç.. adına kayıtlı olduğu, murisin 04.08.1988 yılında ölümüyle geriye mirasçı olarak davanın taraflarının kaldığı, dava dışı başka mirasçısının bulunmadığı kayden sabittir.
Hemen belirtilmelidir ki, dava konu taşınmazda taraflar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil istiyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.
Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)
25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay’ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Somut olaya gelince; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur.
Şöyle ki, taşınmazda davacıların kullandıkları veya çekişmesiz olarak kullanabilecekleri bir yerin bulunup bulunmadığı hususunda mahkemece bir irdeleme ve değerlendirme yapılmış değildir.
Öte yandan taşınmazki binaların gerçekten davalılar tarafından yapıldığının saptanması halinde binalar yönünden ecrimisile hükmedilemeyeceği gibi davalı Aysel, Saniye, Zehra, Canan ve Filiz’in taşınmazları kullanmadıklarının tespiti halinde de aleyhlerine ecrimisile hükmedilemeceği kuşkusuzdur.
Hâl böyle olunca; mahallinde yeniden konusunda uzman bilirkişiler aracılığıyla keşif yapılması, yukarıdaki belirtilen ilkeler doğrultusunda tüm paydaşları kapsar biçimde fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığının veya harici taksim yapılıp yapılmadığının belirlenmesi, fiili kullanma biçimi veya harici taksim oluşmuş ise kime nerenin kullanımının bırakıldığının açıklığa kavuşturulması, fiili kullanma biçimi veya harici taksim oluşmadı ise davacıların taşınmazda kullandıkları veya kullanabilecekleri bir yer olup olmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanması, taşınmazdaki binaların hangi davalı tarafından yapıldığının ve davalı Aysel, Saniye, Zehra, Canan ve Filiz’in taşınmazları kullanıp kullanmadıklarının belirlenmesi varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacılar ve bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.