YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13897
KARAR NO : 2015/5141
KARAR TARİHİ : 09.04.2015
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 21. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/01/2014
NUMARASI : 2012/407-2014/21
Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili ile davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, davacı kuruma ait.. ada.. parsel sayılı taşınmaza davalının haksız yere müdahale ettiğini ileri sürerek, 01.09.2001 – 30.11.2009 tarihleri arası için 32.794.-TL ecrimisilin işgal tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, 2886 sayılı Yasanın 75. maddesi gereğince işlem yapılması gerektiğini, bu nedenle yargı yolu itirazında bulunduğunu, öte yandan ecrimisil talebinin zamanaşımına uğradığını, oturduğu dairenin yeraldığı binanın hayırsever vatandaşlarca yapıldığını, Müftülüğün kadrolu şoförü olduğunu, Müftülüğün lojman olarak tahsis etmesi sebebi ile taşınmazda oturduğunu, husumetin anılan kuruma yöneltilmesi gerektiğini belirterek, yargı yolu, husumet ve esastan davanın reddini savunmuş, aynı zamanda davanın Diyanet İşleri Başkanlığına ihbar edilmesini istemiştir.
Davanın reddine dair verilen karar, Yargıtay 3. Hukuk Dairesince; ”…Dava konusu taşınmazın tapu kaydına göre 29 parseldeki 1.951 m2 taşınmazın Zihni Paşa Vakfı adına kayıtlı olduğu, mahallinde yapılan keşifte davalının iki katlı binanın üst katında oturduğu anlaşılmaktadır. Ecrimisil, haksız işgal tazminatı olarak tanımlanmıştır. 08.03.1950 tarih ve 22/4 sayılı Y.İ.B.K.na göre ecrimisil; “haksız eylem” olarak nitelendirilmiştir. Haksız fiilde ise, eylemi yapan kimse uygun illiyet bağı çerçevesinde bütün zararlardan sorumludur ve haksız fiil nedeniyle sorumluluk, bu fiillin sahibine aittir. Davalının dava konusu taşınmazda davacının muvafakati ile akde dayalı olarak oturmadığı sabittir. Bu durumda, davacının uğradığı ecrimisil tazminatı miktarı belirlenerek fuzuli şagil (haksız işgalci) olan davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, taşınmaz üzerinde tasarruf hakkı olmayan Kadıköy Kaymakamlığı İlçe Müftülüğünün lojman tahsis kararı esas alınarak davanın reddine ilişkin hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; ecrimisile konu 973 ada 29 parsel sayılı taşınmazın 18.07.1945 tarihinde tesis kadastrosuna istinaden Z. Paşa Vakfı adına kayıtlı olduğu, tapu sicil kaydında ”M.Vakfi Şerhi” bulunduğu, davalının kayıtttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı, evrak arasına alınan Kadıköy İlçe Müftülüğü’nün 17.05.2010 tarihli yazısından da; dava konusu yerin Diyanet İşleri Başkanlığı adına Kadıköy Müftülüğüne tahsis taleplerinin olduğu, ancak netice alınamadığının bildirildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki; mahkemece bozma ilamına uyularak, davalının süresinde yaptığı zamanaşımı itirazı da dikkate alarak, 30.11.2009 tarihinden geriye doğru 5 yıllık süre için ecrimisil isteğinin kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Taraf vekillerinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
Taraf vekillerinin öteki temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK’nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).
25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay’ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık, değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK’nın 266 vd. maddelerine uygun olmalıdır.
Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler getirtilmeli, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için birim fiyatlar getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.
Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Somut olaya gelince; ecrimisil hesaplaması yönünden mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli olduğu söylenemez.
Şöyle ki, taraflardan emsal kira sözleşmelerinin istenmediği, benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedellerinin araştırılmadığı, varsa emsal kira sözleşmelerinin getirtilmediği, özellikle ecrimisil hesaplaması konusunda uzman (inşaat mühendisi, mimar, gayrimenkul değerleme uzmanı vs.) bilirkişilerden rapor alınması gerekirken, keşfe sadece harita mühendisi bilirkişinin götürülmek suretiyle onun düzenlediği raporla yetinildiği, öte yandan; çekişme konusu taşınmazın vasfı tapu sicil kaydında ”kargir iki ev” yazılı olduğu, buna karşılık davacı vekilinin dava dilekçesi ekinde sunduğu harita kadastro teknikeri T. A. tarafından düzenlenen 28.04.2009 tarihli rapor ile ekinde bulunan krokide; taşınmaz üzerinde (A) ile işaretli kısımda iki katlı yapı, (B) ile işaretli kısımda tek katlı yapı, (B1) ile işaretli kısımda tek katlı yapı, (C) ile işaretli kısımda tek katlı yapı bulunduğunu bildirildiği, yargılama sırasında da davalının; işgal ettiği dairenin bulunduğu binayı hayırsever vatandaşların yaptırdığını savunduğu halde, davalının kullandığı ecrimisile konu bölümün taşınmazın vasfında belirtilen evlerden biri mi, yoksa sonradan yapılan binalardan birimi olup olmadığının da değerlendirilmediği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; önelikle taraflardan varsa emsal kira sözleşmelerinin istenmesi, benzer yerlerin işgal tarihindeki kira bedelllerinin araştırılarak buna ilişkin varsa kira sözleşmelerinin suretlerinin evrak arasına alınması, ondan sonra mahallinde; fen bilirkişisinin yanısıra, aralarında ecrimisil hesaplaması konusunda uzman bilirkişilerinde yeraldığı bilirkişi heyeti ile birlikte mahallinde yeniden keşif yapılarak, yukarda belirtilen ilkeler ve olgular çerçevesinde somut emsaller de incelenerek bilirkişilerden rapor alınması, özellikle, davalının işgal ettiği bölümün taşınmazın vasfında belirtilen kargir iki evden biri mi, yoksa sonradan yapılan binalardan birimi olduğunun şüpheye yer vermeyecek şekilde belirlenerek ecrimisil hesaplamasında bu hususun dikkate alınması, ondan sonra varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
Davacı vekili ile davalı vekilinin belirtilen nedenlerle temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.