Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/11109 E. 2015/12848 K. 09.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11109
KARAR NO : 2015/12848
KARAR TARİHİ : 09.11.2015

MAHKEMESİ : KAHRAMANMARAŞ 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/12/2013
NUMARASI : 2012/554-2013/730

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ….. ‘nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-K A R A R-
Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve hazine adına tescil isteklerine ilişkindir.
Davacı, göçebe olarak yaşayan davalılara 1995 yılında 2510 sayılı İskan Kanunu ve bu kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmelik gereğince Mahalli İskan Komisyonu tarafından konut tahsisi edildiğini, davalıların hak sahibi olma vasfını taşımadıklarının sonradan anlaşıldığını ileri sürüp 4106 ada 16 parseldeki 29 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptaliyle Hazine adına tescilini istemiştir.
Davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, idarenin sakat işlemi geri alırken hukuksal durumları korumak ve güven sağlamak zorunda olduğu, idarenin işlemi mülga yönetmelik gereğince yaptığından hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Mahalli İskan Komisyonu’nun 24.08.1995 tarih ve 108 sayılı kararıyla 2510 sayılı Yasa uyarınca göçebe olmaları nedeniyle davalıların hak sahibi sayılmasına karar verildiği ve buna dayalı olarak çekişme konusu … ada 16 parseldeki 5. kat 29 nolu bağımsız bölümün davalılar adına 21.01.2011 tarihinde tahsisen tescil edildiği, bilahare hak sahipliği kararı tarihinden önce davalıların bir aydan fazla SGK kaydı olduğunun tespit edildiği ve dolayısıyla davalıların göçebe olmadıkları gerekçesiyle Mahalli İskan Komisyonu’nun 13.12.2011 tarih ve 40 sayılı kararı ile hak sahiplikleri ve daha önce alınmış komisyon kararının iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 5543 sayılı Yasa’nın 21/2. maddesinde “Bu Kanuna göre hak sahiplerine verilen arazi, arsa, işyeri, konut ve tarımsal tesislerin; takyit süresi içinde askerlik, tutukluluk, afet ve belgelendirilmiş uzun hastalık gibi geçerli bir özrü olmaksızın kendileri tarafından işletilmediği, oturulmadığı veya satıldığı, kiraya verildiği, gelir elde etmek maksadıyla üçüncü kişilere kullandırıldığı tespit olunduğunda, Mahalli İskân Komisyonunca hak sahiplilik durumu iptal edilir, iskân amaçlarında kullanılmak üzere tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescili mahkemeden istenir.” hükmü ile, yine 5543 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin 18/5. maddesinde “Ailelerin hak sahiplilik kararından takyit süresi sonuna kadar izlenmesi devam eder, bu süre sonuna kadar hak sahiplilikle ilgili her türlü şikayet ve itirazların değerlendirilmesi veya idarenin tespitleri sonucu mahalli iskan komisyonunca hak sahiplilikleri iptal edilenlere verilmiş hak ve mallar varsa geri alınır, taşınmazların tapu iptali ile hazine adına tescili mahkemeden istenir.” hükmüne yer verilmiştir.

Hemen belirtmek gerekir ki, Mahalli İskan Komisyonunun 13.12.2011 tarihinde almış olduğu hak sahipliğinin iptali kararına dayanak yaptığı 2510 sayılı Yasa 19.09.2006 tarihinde 5543 sayılı Yasa ile yürürlükten kaldırılmış ise de, eldeki davada yukarıda sözü edilen ve davalıların hak sahipliğinin iptaline ilişkin komisyon kararı aleyhine idari yargıda açılmış bir dava bulunmamaktadır.
Ayrıca, hak sahipliğine ilişkin kararların iptaline dair tasarruflar hukuksal varlıklarını korudukları sürece davalılar adına olan sicil kaydının dayanaksız hale geleceği, TMK’nun 1025. maddesi uyarına yolsuz tescil durumuna düşeceği ve bu takdirde davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği açıktır.
Hâl böyle olunca, davalılar tarafından hak sahipliklerinin iptaline ilişkin Mahalli İsyan Komisyonu kararı aleyhine idari yargı yerinde açılmış ve lehe alınmış bir karar bulunmadığından tescilin dayanıksız hale geldiği gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) HUMK.’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 09.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.