YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11078
KARAR NO : 2015/9432
KARAR TARİHİ : 24.06.2015
MAHKEMESİ : BURSA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/12/2013
NUMARASI : 2011/237-2013/1121
Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi . . . raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.
Davacı, dava konusu 7 parça taşınmazın ortak mirasbırakanları Hatice adına kayıtlı olduğunu, davalı kardeşinin annelerine vasi tayin edildiğini, davalının taşınmazların 2007-2008 yıllarındaki gelirini vesayet dosyasına bildirmediğini, annelerinin 16,3,2009 tarihinde ölümü üzerine taşınmazları tek başına kullanan davalının kendilerine 2009-2010 yıllarına ait her hangi bir ödeme de yapmadığını ileri sürerek 2007-2008 yılları için 10.000,00 TL, 2009-2010 yılları için 10.000,00 TL ecrimisil istemiştir.
Davalı, 2.7.2007 tarihinde annesine vasi tayin edilmesi nedeniyle mahcurun tüm mallarını yönettiğini, yasal görevli olarak davacıya taşınmazların idaresini vermeyeceği gibi mahsulden yararlandırmasının da söz konusu olmadığını, davacının intifadan men iradesini kendisine beyan etmediğini, taşınmazların tüm bakım masraflarını karşıladığını, istenen ecrimisilin fahiş olduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen mabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 4474 ada 27, 4474 ada 40 , 4476 ada 35 , 4478 ada 54 , eski 352 yeni 4118 ada 2 , eski 323 yeni 4116 ada 2, eski 321 yeni 4116 ada 3 sayılı taşınmazlar tarafların mirasbırakanı Hatice Şeker adına kayıtlı iken 27 ve 54 sayılı parsellerin 8.3.2011 tarihinde dava dışı 3. Kişilere satıldığı, diğer taşınmazların halen mirasbırakan adına kayıtlı olduğu, davalı Muhsin’in Bursa 5.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/494 E. 2007/1104 K. Sayılı ilamı ile 2.7.2007 tarihinde annesi Hatice Şeker’e vasi tayin edildiği, 29.6.2009 tarihinde açılan dava sonucu 27, 40, 54 ve 35 parselde, 21.6.2011 tarihinde açılan dava sonucunda da 321, 323 ve 352 parsellerle ilgili olarak ortaklığın giderilmesine karar verildiği, davacının davalıya hitaben Bursa 10.Noterliğinin 3.4.2009 tarihli ihtarnamesi ile taşınmazların 1/4 payının ayrılarak kendisine verilmesini istediği, ihtarnamenin davalıya 10.4.2009 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
./..
Bilindiği gibi, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere; paylı mülkiyete konu taşınmazlar bakımından, intifadan men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır.
İntifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)
Somut uyuşmazlıkta; kayıt malikinin vasisi olarak hareket ettiği 2007-2008 dönemi için davalının yasal görevi nedeniyle davacıyı taşınmazlardan yararlandıramayacağı gözetildiğinde bu dönem için ecrimisil isteğinin reddine karar verilmiş olması doğrudur. Öte yandan, intifadan men koşulunun gerçekleştiği dikkate alınarak 2009-2010 dönemi için ecrimisil isteğinin kabulüne karar verilmiş olmasında da kural olarak bir isabetsizlik yoktur.
Ne var ki; usüle uygun şekilde ecrimisil miktarının belirlendiğini söyleyebilme imkanı da yoktur.
Ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK’nin 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)
25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay’ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Öte yandan, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere uygun şekilde HMK’nin 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
Bu nedenle, eğer arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
../…
Somut olaya gelince, mahkemece, keşif yapılmadan, dosya üzerinden yapılan bilirkişi incelemesi ile yetinilerek sonuca gidilmiştir. Bilirkişilerce de yukarıda belirtilen ilke ve usullere aykırı olarak, emsal kira sözleşmeleri incelenmeksizin ecrimisil miktarı belirlenmiştir. Bilirkişi raporu, somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermeli ve Yargıtay denetimini sağlayacak bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir.
Hâl böyle olunca; yukarıda değinilen ilke ve usul çerçevesinde mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak ve somut emsaller incelenerek ve taleple bağlı kalınarak 2009-2010 dönemi için belirlenecek ecrimisile hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.