Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/10960 E. 2015/9475 K. 25.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10960
KARAR NO : 2015/9475
KARAR TARİHİ : 25.06.2015

MAHKEMESİ : BURSA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/02/2014
NUMARASI : 2013/534-2014/200

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .. . raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı, kayden maliki olduğu 1840 ada 3 ve 10 parsel sayılı taşınmazların davalı adına cebri icra yoluyla yapılan tescilinin yolsuz olduğunu, ihalenin feshi talebi ile Bursa 6. İcra Hukuk Mahkemesine açtığı davaların 7 günlük sürede açılmadığından reddedildiğini, daha önce inanç sözleşmesine istinaden aynı taşınmazları 08.06.2004 tarihinde satış suretiyle davalıya temlik ettiğini, bu tarihten önce hacizleri düşen, takipleri hükümsüz hale gelen, hukuken artık taşınmazla ilgisi, sıfatı kalmayan .. AŞ’nin alacağından dolayı 27/07/2004 tarihinde İİK 59., 106., 110. maddelerine göre 2 yıllık satış isteme süresi geçtikten sonra taşınmazların satışının talep edilmesinin yasalara ve kamu düzenine aykırı olduğunu, üçüncü kişi adına kayıtlı olan taşınmazın satışının istendiğini, satış ilanının da usulsüz yapıldığını, o tarihte kayıt maliki olan davalının alacaklı ile anlaşmak suretiyle ihaleye tek alıcı olarak katılmak suretiyle ihaleye fesat karıştırıldığını, ihalenin normal şartlarda yapılmadığını, 08/06/2004 ve 24/12/2004 tarihlerinde yapılan her iki tapu tescilinin birbiri içinde hukuki ve fiili (örtülü) organik bağla bağlı muvazaalı, usulsuz, yolsuz, kamu düzenine aykırı ve hükümsüz (mutlak butlan batıl) olduğunu ileri sürerek 1840 ada 3 ve 10 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile yeniden davalı Bebüş Tekstil Ltd. Şti adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazları cebri ihale sonucunda 523.000,00 TL bedeli ödeyerek satın aldığını, davacının aynı iddialarla açtığı davanın Bursa 6. İcra Mahkemesinin 2005/119 esas sayılı dosyasında ve bu dosyada yargılamanın yenilenmesine dair 2011/740 esas sayılı dosyalarında reddedilip, anılan red kararlarının kesinleştiğini, kesin hüküm söz konusu olduğunu, davanın zaman aşımına uğradığını, davacının dava açma sıfatı ve menfaati olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
./..

Mahkemece, çekişme konusu 1840 ada 3 ve 10 parsel sayılı taşınmazların cebri ihale yoluyla satış tarihinde davacının taşınmazın maliki veya paydaşı olmadığı gibi söz konusu taşınmazların cebri ihale yolu ile yapılan satışına da pey sürerek katılmadığı, kaldı ki dava dilekçesinin talep kısmında da “dava konusu 1840 ada 3 ve 10 parsellerin tapu kayıtlarının “yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı olarak ” iptali ile yeniden davalı … Tekstil Ltd. Şti. adına kayıt ve tescilini talep ettiği, eldeki davada davacının korunması gerekli hiçbir hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı noksanlığından HMK 114/h ve 115. maddeleri gereğince usulden reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; davacının çekişme konusu 1840 ada 3 ve 10 parsel sayılı taşınmazları 08.06.2004 tarihli akitle satış suretiyle davalı şirkete temlik ettiği, ardından Bursa 1. İcra Müdürlüğünün 2001/13870 esas sayılı dosyası üzerinden yapılan icra takibi sonucunda davacı şirketin dava dışı … Dön. Kağıt San. Ve Tic. A.Ş. ye borcundan dolayı aynı taşınmazların 24.12.2004 tarihinde davalı şirkete ihale edilmesi ve ihalenin de kesinleşmesi sonucunda 26.01.2005 tarihinde davalı adına cebri satış suretiyle tescil olunduğu anlaşılmaktadır.
Öte yandan; dava konusu taşınmazların cebri ihalesinin feshi için davacının açtığı davanın Bursa 6. İcra Hukuk Mahkemesinin 17.06.2008 tarih, 2005/119 (yeni 2010/301)esas, 470 sayılı kararı ile süre yönünden reddine karar verildiği, kararın derecattan geçmek suretiyle kesinleştiği, aynı şekilde Bursa 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 25/04/2006 tarih, 2005/346 esas, 2006/250 karar sayılı kararı ile aynı yöndeki davacı talebinin derdest dava olduğundan reddine karar verildiği görülmektedir.
Diğer taraftan, davacı şirketin alacaklılarından olan dava dışı Maliye Hazinesinin ve Orhan Özengin’in dava konusu taşınmazların davalı şirkete 08.06.2004 tarihindeki ilk satışının alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla yapıldığını ileri sürülerek tasarrufun iptali istekli açtığı davaların Bursa 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.05.2009 tarih, 2006/549 esas, 2009/213 Karar sayılı ve Bursa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.05.2011 tarih, 2009/264 esas, 2011/220 karar sayıları ile kabulüne karar verildiği ve anılan kararların derecattan geçmek suretiyle kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki; tapu kaydındaki tescilin geçerli bir hukuki sebebinin bulunması gerektiğinde kuşku yoktur. Ayrıca, tapu kaydının iptal ve tescilini isteme hakkı kural olarak kayıt maliki ve onun mirasçılarına ait olup, böyle bir davanın açılmasında davacının hukuki yararının bulunması gerektiği de açıktır.
Bilindiği üzere; davacının dava hakkına sahip olması dava açabilmesi için yeterli değildir. Bundan başka davacının dava açmakta hukuki yararının da bulunması gereklidir. Yani dava hakkı hukuki yarar ile sınırlıdır.
Usul hukukunda hukuki yarar mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının olması gerektiğine ilişkin ilke anlamına gelir. Davacının dava açmakla hukuk kuralları tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, haklarını elde edebilmesi içir mahkeme kararına ihtiyaç bulunmalı ve davacı mahkemeyi gereksiz yere uğraştırmamalıdır. Öte yandan bu yararın ” hukuki ve meşru”, ” doğrudan ve kişisel”, “doğmuş ve güncel” olması zorunludur.Nitekim 6100 sayılı HMK’nun 114. maddesinin “4” fıkrası ile hukuki yarar dava şartı olarak düzenlenmiştir.

../…

Ayrıca, İcra İflas Kanununun 18. inci maddesi uyarınca icra yargılaması basit yargılama usulüne tabidir. Öte yandan, aynı yasanın 134. maddesinin ikinci fıkrasında öngörüldüğü üzere, ihalenin feshi Türk Borçlar Kanunun 281. maddesinde yazılı sebeplerde dahil olmak üzere yalnız İcra Mahkemesinden şikayet yoluyla ihale tarihinden itibaren yedi gün içinde istenebilir. İlgililerin ihale yapıldığı ana kadar cereyan eden muamelelerdeki yolsuzluklara en geç ihale günü ıttıla kesbettiği kabul edilir şeklindeki düzenlemelerin icra hukuk ile sınırlı ve basit yargılamayı ve ihalenin hazırlanış ve ifası ile sonuçlandırması sırasında vuku bulan İcra Mahkemesinden şikayet yoluyla istenebilen fesihleri tanımlamaktadır. Bu çerçevede kalan bir soruşturma ve değerlendirmenin mülkiyet hakkının illetini teşkil eden nedenin varlığına yada yokluğuna delalet edemeyeceği kabul edilmelidir. Türk hukuk sisteminde, tapu kayıtlarının oluşumunda illilik prensibi esastır. İhalenin feshi isteğinin reddedilmiş olması keyfiyeti temelde yolsuz tescil nedenini ortadan kaldırmaz.
Yukarıda açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda somut olaya bakıldığında; davacı şirketin dava konusu taşınmazların önceki maliki olduğu, anılan taşınmazların davacı şirket tarafından davalıya satış suretiyle temlikine dair 08.06.2004 tarihli tasarrufun içeriği yukarıda açıklanan kesinleşen mahkeme kararlarıyla iptaline karar verildiği, davacının daha sonra 24.12.2004 tarihinde yapılan cebri satış suretiyle çekişme konusu taşınmaz kayıtlarının davalı taraf adına oluşumunun illetten yoksun olduğu, bu nedenle yolsuz tescil niteliğinde bulunduğu iddiasına dayalı olarak eldeki davayı açtığı sabittir. Öte yandan, bu tür davaların mülkiyet hakkına dayalı olarak her zaman açılabileceği de kuşkusuz olup, bütün bu nedenlerle davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararı olduğu açıktır.
Hal böyle olunca; mahkemece işin esasına girilerek yolsuz tescil iddiasına dayalı olarak tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda tüm delillerinin toplanması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, toplanan ve toplanacak olan taraf delilleri ve aynı taraflar arasında aynı taşınmazlara ilişkin açılan Bursa 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/663 esas, 2014/42 karar sayılı dava dosyasının birlikte değerlendirilmesi ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.