YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10675
KARAR NO : 2015/12641
KARAR TARİHİ : 04.11.2015
MAHKEMESİ : KAHTA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/02/2014
NUMARASI : 2013/377-2014/104
Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki olduğu 53 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün davalılar tarafından haksız olarak kullanılmak suretiyle müdahale edildiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve ecrimisile karar verilmesini istemiştir.Davalılar, uzun yıllardır taşınmazların fiili duruma göre kullanıldığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.Davanın kabulüne ilişkin kararın temyizi üzerine Dairece, ” elatmanın önlenmesi isteği bakımından keşfen saptanan değer üzerinden peşin harcın alınması, bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi” gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalılar vekilince süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi …………………’nın raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Duruşma isteği değerden reddedildi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, kayden davacıya ait çaplı taşınmaza kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkı bulunmayan davalının elattağı saptanarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olduğuna göre; davalıların temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 26.35.-TL. bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 04.11.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(Muhalif) (Muhalif)
-KARŞI OY-
Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemlerine ilişkindir.Yerel mahkemece, elatmanın önlenmesi isteminin kabulüne, ecrimisil isteminin kısmen kabulüne karar verilmiş ve her iki istem ayrı dava kabul edilerek harç ve vekalet ücreti hesaplanmıştır.Sayın çoğunluk ile aramızdaki uyuşmazlık; elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemlerinin aynı dava dilekçesi ile ileri sürülmesi halinde ayrı davalar olma özelliğini yitirip yitirmediği, buna göre her dava için temyiz kesinlik sınırının ayrı ayrı dikkate alınıp alınamayacağı noktasında toplanmaktadır.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun dava çeşitlerini düzenleyen bölümün “Davaların Yığılması” başlığını taşıyan 110-(1) maddesinde “ Davacı, aynı davalıya karşı olan, birbirinden bağımsız birden fazla asli talebini, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, birlikte dava edilen taleplerin tamamının aynı yargı çeşidi içinde yer alması ve taleplerin tümü bakımından ortak yetkili bir mahkemenin bulunması şarttır.” şeklindeki düzenleme ile aynı yargı sınırları içinde davacının, aynı davalıya karşı birden fazla talebini ileri sürme olanağı tanınarak, dava şartları belirlenmiştir.Aynı yargılama sınırları içinde birden fazla bağımsız davanın bulunması hali olarak nitelendirilen dava birleşmesini iki guruba ayırmak mümkündür. Bunlardan birincisi, davacı veya davalı yanda veyahut hem davacı hem de davalı yanda, taraf çokluğu olması sebebiyle doğan “ subjektif dava birleşmesi”; diğeri ise aynı yargılama sınırları içinde ve taraflardan birinin diğerine karşı birden fazla davasının bulunması halinden doğan “ objektif dava birleşmesidir”. ( ……………….., Medeni Usul Hukukunda Dava Ortaklığı,S:30, Aynı yönde, …………………….., Hukuk Yargılama Usulleri, S:83,129.) Bir davada objektif dava birleşmesinden bahsedebilmek için; taraflarının aynı olması, başka bir deyişle davacının, birden fazla talebini aynı davalıya karşı ileri sürmesi, birbirinden bağımsız birden fazla asli talebin bulunması, taleplerin aynı yargı çeşidi içinde yer alması ve aynı yargılama usulüne tabi olması gerekir.Davaların yığılmasında (Objektif Dava Birleşmesi) görünüşte tek bir dava dilekçesi bulunmasına rağmen aslında dava dilekçesinde belirtilen talep sayısı kadar birbirinden ayrı bağımsız dava vardır ve yargılamada her bir dava (talep) bağımsız olarak ayrı ayrı işlem görür ve karara bağlanır (………………………: Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Ankara 2011, S:284,285).Somut olayda; davacı, aynı dava dilekçesi ile davalıya karşı elatmanın önlemesi ve ecrimisil taleplerini aynı davada birleştirmiştir. Davacı talepleri yönünden objektif dava birleşmesi söz konusu olup birlikte açılan dava sayısı kadar talep sonucu ve dava bulunduğuna göre her bir talep için ayrı ayrı hüküm kurulmalıdır.Belirtilen yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca davalı vekilinin ecrimisil talebine (davasına) yönelik temyizine gelince; Objektif dava birleşmesinde; her talep (dava) birbirinden bağımsız olduğuna ve her bir talep (dava) hakkında ayrı hüküm kurulmuş bulunduğuna göre temyiz kesinlik sınırının toplama göre değil, her dava için ayrı ayrı ele alınması gerekir. (Y 11.HD. 19.11.2012 tarih, 2012/2823E, 2012/18446 K, Y 23.HD 15.09.2014 tarih, 2014/1779E, 2014/5635K,)5219 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu HUMK’nun 427. maddesinde öngörülen temyiz kesinlik sınırı, 5236 sayılı Kanunun 19. maddesiyle HUMK’na eklenen Ek-4. maddesinde öngörülen yeniden değerlendirme oranı dikkate alındığında hüküm tarihi olan 2014 yılı için 1.890.-TL’dir. Davacı, dava dilekçesinde ve ıslah ile ecrimisil alacağını 386,96 TL olarak belirtip bu miktar üzerinden talepte bulunmuş, yerel mahkemece bu miktara hükmedilmiştir.Şu halde; elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talepleri aynı davalıya karşı aynı dava dilekçesi ile ileri sürüldüğüne göre 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 110. maddesinde tanımını bulan “davaların yığılması” (objektif dava birleşmesi) hali mevcuttur. Her biri ayrı dava konusunu oluşturan davacı tarafın talepleri ile ilgili olarak her bir dava (talep) için verilen karar diğerinden bağımsız olduğundan temyiz kesinlik sınırının davaların toplam değerine göre değil her dava için ayrı ayrı ele alınması gerektiğinden davacı lehine hükmedilen ecrimisil alacağı temyiz kesinlik sınırı altında kaldığından davalı vekilinin ecrimisile ilişkin temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiği görüşüyle sayın çoğunluğun ecrimisil istemini de kapsar şekilde onama yönündeki görüşüne katılmıyoruz.