Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/10655 E. 2015/12964 K. 11.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10655
KARAR NO : 2015/12964
KARAR TARİHİ : 11.11.2015

MAHKEMESİ : BURSA 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/12/2013
NUMARASI : 2013/1376-2013/2421

Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ….. ‘nın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, çaplı taşınmazda paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Davacı, kayden paydaşı olduğu …. parsel sayılı taşınmazda kendisine ait 76 m2 lik bölüme davalının müdahale ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, payından daha az yer kullandığını, çekişme konusu yerin kendisine ait olduğunu ve murisinden intikal ettiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
Davanın reddine ilişkin kararın temyizi üzerine Dairece, ” özel parselasyon ya da fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı, her paydaşın payına özgülenen bir yer bulunup bulunmadığının belirlenmesi, aksi durumda uyuşmazlığın paylı mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesi bu kapsamda davacının kullandığı ya da kullanabileceği bir yer olup olmadığının saptanması hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi” gerektiği gerekçesi ile bozulmuş olup, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, tüm paydaşları bağlayan fiili taksim olgusunun kanıtlanamadığı, davacınında kullandığı bölüm bulunmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; bozmaya uyan mahkemenin bozma kararında belirtildiği şekilde işlem yapmak ve orada gösterilen doğrultuda hareket etmek zorunluluğu bulunmaktadır. Bozmaya uyulmuş olmakla taraflar yararına usuli kazanılmış hak doğar. Bu durum kamu düzeni ile ilgili olup gözardı edilmesi yasal değildir.
Somut olaya gelince; mahkemece yapılan araştırma ve inceleme sonucunda çekişme konusu taşınmazda tüm paydaşları bağlayan özel parselasyon ya da fiili kullanma biçiminin oluşmadığı ve davacının kullandığı bölüm bulunmadığı saptanmış ise de; Dairenin bozma ilamından sonra yerinde yapılan uygulama sonucunda alınan bilirkişi rapor ve krokisinde, taşınmazın muhtelif bölümlerinde boş arsaların bulunduğu gösterilmiş; ancak, bu bölümlerin kimlerin tasarrufunda olduğu yeterince araştırılmadan sonuca gidilmiştir.
Hâl böyle olunca; Dairenin bozma ilamında değinildiği gibi, çekişme konusu taşınmazda davacının çekişmesiz kullanabileceği bir yer olup olmadığının açıkça belirlenmesi, krokide gösterilen boş arsaların kimlerin tasarrufunda bulunduğunun denetime olanak verecek şekilde saptanması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi; kabule göre de tüm paydaşları bağlayan özel parselasyon ya da fiili kullanma biçimi oluşmadığı gözetildiğinde, davacının payı oranında davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken mutlak olarak elatmanın önlenmesine karar verilmiş olmasıda isabetli değildir.
Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.