Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/10631 E. 2015/12219 K. 21.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10631
KARAR NO : 2015/12219
KARAR TARİHİ : 21.10.2015

MAHKEMESİ : BULDAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/12/2013
NUMARASI : 2013/45-2013/395
Taraflar arasında görülen senet iptali ile tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili ve davalı ………….. tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …………’ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ile tescil istemine ilişkindir.
Davacı,21.01.1986 tarihinde doğduğunu, babası …………………. ile birlikte borçlu sıfatıyla 01.01.2002 tanzim tarihli; babası ………ve dedesi ……… ile birlikte 14.01.2003 tanzim tarihli bonoyu imzaladığını; alacaklı davalı………tarafından 01.01.2002 tanzim tarihli bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla babası …….. ile birlikte aleyhine yapılan ……..İcra Müdürlüğünün 2003/267 E. sayılı icra takibi sonucunda cebri ihaleyle adına kayıtlı çekişme konusu 108 ada 4 ve 13 parsel sayılı taşınmazların alacağına mahsuben davalı …………….. adına 17.10.2003 tarihinde satışının yapıldığını ve onun adına 24.06.2004 tarihinde tescil edildiğini, alacaklı davalı ……..’ın da 14.01.2003 tanzim tarihli bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla babası …. ve dedesi…….. ile birlikte aleyhine yapılan ……… İcra Müdürlüğünün 2003/192 E. sayılı icra takibi sonucunda çekişmeli taşınmazların sicil kaydı üzerine 07.04.2003 tarihinde haciz şerhi konulduğunu, düzenlenen sıra cetveline göre davalı ……….’ın birinci sıra alacaklı durumuna geldiğini, bonoların tanzim tarihinde henüz 18 yaşını ikmal etmediğini, bu nedenle borçtan sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek senit iptali ile tapu iptali ve adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar,davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece;bonoların düzenlendiği tarihte küçük olan davacının 21.01.2004 tarihinde reşit hale geldiği halde dava tarihi olan 14.04.2006 tarihine kadar işleme karşı koymadığı bu durumda eldeki davayı açmasının objektif iyiniyet kuralları ile bağdaşmayacağı gerekçesi ile davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece “… olayda, bonoların düzenlendiği 01.01.2002 ve 14.01.2003 tarihleri itibariyle yürürlükte olan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerinin uygulanacağı tartışmasızdır.Bilindiği üzere, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 345.maddesi hükmü uyarınca, küçüğün babası ile birlikte imzaladığı senetten dolayı sorumlu tutulabilmesi için bir kayyımın katılmasına ve hakimin onayına gerek bulunduğu açıktır. Davacı, senedin düzenlendiği tarihte velayet altında bulunduğuna göre, aynı Kanunun 342. maddesi gereğince temsili velisine aitttir.O halde, takip dayanağı kambiyo senetlerinin tanzim tarihlerinde mümeyyiz küçük durumunda bulunan davacı……..’nin, birlikte imza edenlerle beraber iş bu kambiyo senetlerinin bedelinden hamillerine karşı müteselsil borçlu sıfatıyla sorumlu tutulabilmesi için, Türk Medeni Kanunu’nun 345. maddesi gereğince bir kayyımın katılmasına ve hakimini onayı gerektiğine göre, bu hususun yerine getirilmediği gözetildiğinde, icra takiplerinin dayanağı bonolardan davacı ………’nin sorumlu tutulamayacağı, durumun kamu düzeniyle ilgisi olmasına göre, küçük ile birlikte imza koyanların sorumlu tutulmaları gerekeceği kuşkusuzdur.Diğer taraftan, çekişmeli taşınmazları icra ihalesi ile edinen davalı Mehmet, senet alacaklısı olup, Mehmet’in bononun düzenlendiği tarihte boçlu olan davacı ………’nin küçük yaşta olduğunu bilen ve bilmesi gereken kişi konumunda bulunduğu açıktır. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, olayda uygulama yeri bulunmayan TMK’nun 2. maddesinden söz edilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.” gereğine değinilerek bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyulmuş ancak çekişmeli taşınmazların yargılama sırasında 04.05.2009 tarihinde 3. kişi …….’e satış suretiyle devredilmesi nedeniyle 6100 sayılı HMK. nun 125. maddesi gereğince davacı seçimlik hakkını kullanarak taşınmazları devralan kişiye davayı yöneltmiş;dahili davalı Nergiz ise zamanaşımı süresinin dolduğunu,annesinin köyünde bulunan çekişmeli taşınmazları 50.000,00 TL bedelle satın aldığını, tapuda devir esnasında kayınbabası ………..’in Narlıdere Esnaf ve Sanatkarlar Kooperatifinden çektiği 20.000,00 TL kredinin davalı …….’e ödendiğini, bakiye kısım için ise ……….. lehine 4 parsel sayılı taşınmaz için 16.000,00 TL,13 parsel için ise 14.000,00 TL kanuni ipotek tesis edildiğini, taraflar arasında 10.000,00 TL bedelli senet düzenlendiğini,senet bedelinin 01.08.2009 tarihinde eşi ……..’nın birikimleri ile ödenip aynı tarihli ibraname alındığını, 20.000,00 TL yi ise eşinin İş Bankası İzmir Merkez Şubesinden çektiği kredi ile ödendiğini,tapu kaydına güvenerek iyiniyetli iktisabının korunması gerektiğini belirtip davanın reddini savunmuş; mahkemece,dahili davalı …………. yönünden 4721 sayılı TMK. nun 1023. maddenin koruyuculuğundan yararlanacağı gerekçesi ile davanın reddine;davalılar ……. ve …….. yönünden açılan davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına ancak davanın açılmasına sebebiyet verdikleri gerekçesi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmalarına karar verilmiştir.
Hemen belirtilmedir ki,son kayıt maliki davalı ………’in Türk Medeni Kanununun 1023. maddesi anlamında iyiniyetli olmadığına dair bir kanıt ve belgenin dosyaya sunulmadığı saptanmak suretiyle davalı ……….. hakkındaki davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine.
Davalı Mehmet vekilinin temyiz itirazına gelince;
Davacı, 6100 sayılı HMK. nun 125. maddesi gereğince seçimlik hakkını kullanmış, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam etmiştir.
Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK’nın 125/a maddesindeki düzenleme uyarınca davanın kabulü halinde dava konusunu devredenin ve devralanın yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu tutulması gerekir.Bu madde hükmünden hareketle dava konusunu devralan hakkındaki davanın reddi halinde devredenin yargılama giderlerinden sorumlu tutulması mümkün değildir.
Hâl böyle olunca; mahkemece yukarıda değinilen husus gözetilmeksizin dava konusunu devralan Nergiz hakkındaki dava reddedildiği halde dava konusunu devreden ………. aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir.
Davalı ………… vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir.Kabulü ile yerel mahkeme kararının belirtilen nedene hasren (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 21.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.