Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/10443 E. 2015/11833 K. 13.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10443
KARAR NO : 2015/11833
KARAR TARİHİ : 13.10.2015

MAHKEMESİ : GÖLCÜK 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/03/2014
NUMARASI : 2008/125-2014/169
Taraflar arasında görülen vasiyetnamenin iptali ve tenkis davası sonunda, yerel mahkemece vasiyetnamenin iptali isteminin reddine, tenkis isteminin kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …………….’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-
Dava, vasiyetnamenin iptali ve tenkis istemine ilişkindir.
Davacı, ortak mirasbırakan ………………………’nin 03/01/2008 tarihli vasiyetnamesi ile davalı Osman’a Ömerli Köyü’nde bulunan adına kayıtlı ev, zeytinlik ve aynı yerde bulunan ancak tapuda kayıtlı olmayan tarla vasfındaki tüm taşınmazlarını vasiyet ettiğini, mirastan ıskatı gerektirir bir durum olmadığı halde bu şekilde mirastan iskat edildiğini ileri sürerek mirastan ıskatın iptalini istemiş, aşamada davasını ıslah ederek talebinin vasiyetnamenin iptali ve tenkis olduğunu bildirmiştir.
Davalı, vasiyetnamede şekil ve usul eksikliğinin sözkonusu olmadığını, murisin sağlığında davacıya payına düşen mallardan fazlasını bağış yoluyla verdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, vasiyetnamenin iptali isteminin reddine, tenkis isteminin kabulüne karar verilmiştir.
  Bilindiği gibi ıslah, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işlemini (dava dilekçesine yeni vakıaların eklenmesi, davanın sebebi, talep sonucu, iddia, davaya cevap ve savunmanın değiştirilmesi ve yeni delil gösterilmesi gibi işlemlerle)  tamamen veya kısmen değiştirmesidir. 6100 sayılı HMK’nın 180. maddesi uyarınca, davacı davasını tamamen ıslah ederek talep sonucunu değiştirebilir.
Somut olayda, mirastan iskatın iptali istemi ile açılan davada davacı, 14/10/2010 tarihli dilekçesi ile davasını tamamen ıslah ederek, vasiyetnamenin iptali ve tenkis davasına dönüştürmüştür. Tam ıslah edilen davada değer belirtilmediği gibi, 21/11/2011 tarihli hukukçu bilirkişi raporunda belirlenen değer üzerinden de harç tamamlanmadan, 492 sayılı Harçlar Kanununun 30. maddesindeki “Muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dâva dilekçesinde bildirilendeğerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça dâvaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 409’uncu maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır” hükmüne aykırı şekilde, davanın görülebilirlik koşulu yerine getirilmeden davanın sonuçlandırıldığı anlaşılmaktadır.
Hâl böyle olunca, davacıya tam ıslah edilen talebine göre dava değerini bildirmesi ve buna göre harcın tamamlatılması, eksiklik giderildikten sonra hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
Kabule göre de, davacının miras payı 1/5 olduğu halde, 1/3 miras payı üzerinden hesaplama yapılması doğru olmadığı gibi, davalının saklı paylı mirasçı olması nedeniyle sabit tenkis oranı belirlenirken saklı payının düşülmesi gerektiği gözardı edilerek tenkis hesabı yapılması da hatalıdır.
Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.’nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.