Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2013/22149 E. 2014/16316 K. 22.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/22149
KARAR NO : 2014/16316
KARAR TARİHİ : 22.10.2014

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ECRİMİSİL

Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ……’ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.
Davacılar, paydaşı oldukları 947 parsel sayılı taşınmazın 03/01/2005 tarihli taksim sözleşmesiyle paydaşlar arasında taksim edildiğini, fiili kullanım durumunun bu sözleşmeye göre belirlenip devam ettiğini; kullanımlarına bırakılan 127824,42 m² alanın 9548,80 m²’lik bölümünün haksız olarak davalılar tarafından kullandığının mahkemenin 2007/364 esas ( yeni 2010/36 esas ) sayılı davasında belirlenmesine rağmen davalıların taşınmazın 9548,80 m²’lik bölümünü kullanmaya devam ettiklerini ileri sürerek, 2007 ilâ 2011 yılları arası dönem için 50.000 00 TL ecrimisil bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, taksim yapılmadığını, dava konusu taşınmazın mülkiyeti ile ilgili bir çok dava bulunduğunu belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalıların, dava konusu taşınmazın 9548,80 m²”lik bölümünü haksız olarak kullandıkları gerekçesiyle belirlenen 44.709,00 TL ecrimisil bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Toplanan deliler ve tüm dosya içeriğinden, dava konusu 947 parsel (yeni 110 ada 98 parsel) sayılı taşınmazın davacılar ve dava dışı kişiler adına kayıtlı olduğu, davalıların kayda dayalı bir haklarının olmadığı, mahkemenin, bozma üzerine 2010/36 esas, 2010/55 karar sayılı kararıyla, davacı … tarafından davalılar… aleyhine, dava konusu taşınmaza ilişkin olarak açılan elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil istekli dava sonucunda, davaya konu taşınmazda taksim olgusunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle davalıların, taşınmazın bilirkişi raporunda belirtilen 9548,80 m²’lik bölümüne elatmalarının önlenmesine, plastik sera ile yığma yapının kaldırılmasına, davacı …’in payına karşılık gelen 1006,60 TL ecrimisil bedelinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine karar verildiği, bu kararın derecattan geçerek kesinleştiği, mahkemenin kesinleşen 2010/36 esas sayılı dava dosyası içeriğine göre, dava konusu taşınmazın paydaşları arasında fiili taksim olgusunun kabul edilmediği, bir başka ifadeyle, çekişmeli taşınmazın paydaşları arasında fiili kullanım biçiminin oluşmadığı, davacı …’in payına karşılık gelen tutar üzerinden ecrimisile karar verildiği halde, elde ki davada fiili taksim olgusunun varlığı kabul edilmek suretiyle 9548,80 m²’lik bölüm yönünden zirai bilirkişi raporda belirlenen 44.709.00 TL ecrimisil bedelinin tamamının hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, mahkemece yapılan keşifte yerel bilirkişi … …’un; “davacı tarafından gösterilen yeri, yaklaşık 5-10 yıl davalıların kullandıklarını, bu yerde seracılık yaptıklarını, davalılar buradan çıkarıldıktan sonra bu yeri kullandıklarını görmediğini, mahkeme kararından sonra, seralarını söktüklerini, evlerinin yıkıldığını, sadece, keşif günü ağılları kullandıklarını gördüğünü” ifade ettiği, davacı tanıklarının ise, ” davalıların, dava konusu yeri 10 -15 yıldan fazla bir süredir kullandıklarını, halen davalıların işgalinde bulunduğunu, ağılların davalılara ait olduğunu, dava konusu yer üzerinde hayvanlarını otlattıklarını, mahkeme kararından sonra da hayvan otlatmaya devam ettiklerini ” bildirdikleri halde, Mahkemece, davaya konu yerin tamamının mı, yoksa bir bölümünün mü davalılar tarafından kullanıldığı, hususu belirlenmeksizin neticeye gidilmiştir.
Hâl böyle olunca, dava konusu 947 sayılı parselden, 3402 sayılı Yasanın 22/2. maddesi uygulaması sonucu oluşan yeni 110 ada 98 parsel sayılı taşınmazın çap kaydının getirtilmesi, davalıların, dava konusu taşınmazda kullandıkları bölümün yüzölçümünün açıklığa kavuşturulması, ondan sonra, davalıların kulandıkları kısım üzerinden belirlenecek ecrimisil tutarından, davacıların payına isabet eden ecrimisilin hüküm altına alınması gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalıların, temyiz itirazları yukarıda belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.