Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2013/21156 E. 2014/9662 K. 12.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/21156
KARAR NO : 2014/9662
KARAR TARİHİ : 12.05.2014

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 1859 parsel sayılı taşınmazın 1/3 payını cebri icra yoluyla satın aldığını, satış bedeli ile gerekli harç ve vergileri ödedikten ve satış kesinleştikten sonra sözü edilen payın adına tescili için müzekkere yazıldığını ancak Bolu Tapu Sicil Müdürlüğünün 5403 sayılı Yasanın 8. maddesini gerekçe göstererek tescil işlemini yapmayı reddettiğini, tarım ve hayvancılık yapmak amacıyla taşınmazı satın aldığını, mağdur edildiğini ileri sürerek, davalı adına kayıtlı 1/3 payın tapusunun iptali ile adına tescilini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu payların tesciline kanuni engel bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi …’ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.

-KARAR-
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacının temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 0.90.-TL. bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 12.05.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(Muhalif) (Muhalif)
-KARŞI OY-
Davacı, davalı …’in borçları nedeniyle 1859 sayılı parseldeki 1/3 payına haciz konulduğunu, icra takibi sonucu davalı payını ihaleden satın aldığını, tescil yazısına rağmen 5578 sayılı Yasa ile değişik 5403 sayılı Yasa uyarınca tescilin yapılmadığını ileri sürüp 1859 sayılı parselin 1/3 payının tapusunun iptali ile adına tescilini istemiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Taşınmaz mülkiyetinin kural olarak tapu siciline tescil ile kazanılacağı kuşkusuzdur. Ancak, TMK’nun 705 ve İ.İ.Y:’nın 134. maddesine göre de cebri ihale ile mülkiyet alıcıya geçer. Diğer bir anlatımla alıcı, ihale anında taşınmazın mülkiyetini kazanır. Böyle bir durumda, mülkiyetin alıcıya geçmesi için tapu siciline tescil gerekli olmayıp, ancak İ.İ.Y.’nın 135. maddesi gereğince taşınmazı alıcı adına tescil edilmedikçe alıcı o taşınmaz üzerinde temliki tasarrufta bulunamaz. (T.M.K. 705/2)
Öte yandan, ihale ile mülkiyetin alıcıya geçmesinin sonucu ise, ihale tarihinden itibaren taşınmazın nef ‘i ve hasarının alıcıya ait olmasıdır.
5403 sayılı Yasaya gelince; anılan yasanın amacı 1. maddede; “toprağın doğal veya yapay yollarla kaybını ve niteliklerini yitirmesini engelleyerek korunmasını, geliştirilmesini ve çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak, planlı arazi kullanımını sağlayacak usul ve esasları belirlemek olarak açıklanmıştır.
5578 sayılıYasa ile değişik 8. maddenin son fıkrasında da “Bakanlığın uygun görüşü ile kamu yatırımları için ihtiyaç duyulan yerler hariç olmak üzere tarım arazileri, belirlenen büyüklükteki parsellerden daha küçük parçalara bölünemez, bölünemez büyüklükteki tarım arazilerinin mirasa konu olmaları ve üzerlerinde her ne şekilde gerçekleşmiş olursa olsun birlikle mülkiyetin mevcut olunan durumunda, bu araziler ifraz edilemez, payları üçüncü şahıslara satılamaz, devredilemez veya rehnedilemez. Bu araziler hakkında 4721 sayılı … Medeni Kanununun özgülemeye ilişkin hükümleri kıyasen uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Belirtilen hükümlerden de anlaşıldığı kadarı ile yasanın asıl amacının, belirli büyüklükteki tarım arazilerinin bölünmesine, parçalanmasına engel olmak olduğu açıktır.
Mülkiyet hakkı gerek Anayasa ve yasalarla iç hukuk yönünden, gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokolleri ile kabul edilmiş temel haklardandır (Anayasa md.35/1 AİHS ek protokol l-l) … Medeni Kanununun 683. maddesinde de bir şeye malik olan kimsenin hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisi belirtilmiş, malikin malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karsı istihkak davası açabileceği gibi her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebileceği hüküm altına alınmıştır. Bütün bunların yanında mülkiyet hakkı kamu yararının bulunduğu hallerde sınırlandırılabilir ya da tamamen kaldırılabilir. Ancak bu sınırlandırma ya da kaldırma gerçekleştirilirken T.C. Anayasasının 90/5.maddesi ile iç hukukun üstünde sayılan AİHS hükümleri gereğince AİHM tarafından oluşturulan 30.05.2006 tarih ve 1262/02 sayılı kararda ifade edildiği üzere ” bir kişiyi mülkünden yoksun bırakan bir önlemin “kamu yararına meşru bir amaç gütmesi gerektiği…” bu önlem alınırken ” başvurulan yollar ve gerçekleştirilmesi amaçlanan hedef arasında makul bir denge olması gerektiği ..” kişinin ” … kişisel ve haddinden fazla yük taşıma zorunda kalması halinde gerekli dengenin kurulamayacağı açıktır. Bir başka ifadeyle kamu yararı ile mülkiyet hakkından kısmen veya tamamen yoksun bırakılan kişinin menfeatı arasında makul kabul edilebilir, hak ve adalet dengesini sağlayacak bir oranın kurulması asıldır.
Yukarıdaki ilkeler uyarınca somut olaya bakıldığında kişinin cebri satış sonucu edindiği payın adına tescil edilmesi taşınmazın bölünmesi sonucunu doğurmayacağı gibi 5403 sayılı Yasa kapsamında da değerlendirilmeyeceği sunucuna varılmaktadır.
Aksi düşünce tarzının bir yandan TMK’nun 705.maddesi uyarınca cebri satış ile mülkiyetin geçtiği ve bu yolla edinilen taşınmazın nef’i ve hasarının alıcıya ait olduğu kabul edilirken, diğer taraftan tapuda tescil yapılmayarak mülkiyet hakkından yoksun bırakılması, yasayla tanınmış olan anılan düzenlemenin istismarını oluşturan bu yasal hakkın uygulanmaması yoluyla hukuki güvenlik ilkesi zedelendiği gibi, bunun yanında kamu vicdanı ve hukuk devlet ilkelerine aykırı bir sonuç ortaya çıkacaktır.
Tüm bu nedenlerle, kabul kararı verilmesi için hükmün bozulması düşüncesinde olduğumuzdan sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyoruz.