Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2013/20432 E. 2014/19656 K. 16.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/20432
KARAR NO : 2014/19656
KARAR TARİHİ : 16.12.2014

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne, kısmen feragat nedeni ile reddine ilişkin olarak verilen karar davalı … vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 16.12.2014 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat … ile temyiz edilenler vekili Avukat … geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan kardeşleri …’in çocuğu olmadığı için eşi ile birlikte mirasçı olarak kaldıklarını, mirasbırakanın, dava konusu 1032 parsel sayılı taşınmazını davalılar … ve ….’e; 531 ada 312 parsel sayılı taşınmazdaki B Blok 6 nolu bağımsız bölümü ise baldızı olan davalı …’ye satış yoluyla temlik ettiğini, satış yapması için ekonomik bir ihtiyacı bulunmayan mirasbırakanın, mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalılara temlikte bulunduğunu ileri sürerek, davalılar adına tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesini talep etmişler; bilahare, vekaletnamesinde feragat yetkisi bulunan davacılar vekili, davalılar … ve … hakkındaki davadan feragat etmiştir.
Davalılar … ve …; muvazaalı işlem yapılmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Davalı …, mirasbırakan ile arasında mirasçılık ilişkisi bulunmadığını, kendisine mal kaçırılması için bir sebep de olmadığını; mirasbırakanın, şirket borçları ve vergi borcu nedeniyle maddi sıkıntı içinde olması nedeni ile …’da bulunan evini 100.000.00 TL bedelle sattığını, satış bedelini banka aracılığıyla murise ödediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalılar … ve … hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine; davalı … hakkındaki davanın tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olarak kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü davalı … temyiz etmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, mirasbırakan 1942 doğumlu …’in 30.03.2010 tarihinde öldüğü, geriye çocukları olmadığı için eşi 1951 D.lu … ile davacı kardeşleri …ve ….’ın mirasçı olarak kaldıkları; mirasbırakanın 23.12.2008 tarihinde dava konusu 1032 parsel sayılı taşınmazını davalılar … ve …l’e; 531 ada, 312 parseldeki B Blok 6 nolu bağımsız bölümü ise 25.12.2008 tarihinde 100.000,00 TL bedelle baldızı olan davalı …’ye satış yoluyla temlik ettiği; satış tarihi itibariyle 6 nolu bağımsız bölümün keşfen belirlenen değerinin 132.000,00 TL olduğu, 531 ada, 312 parseldeki B Blok 11 nolu bağımsız bölümde mirasbırakan 1/2 payının bulunduğu, davalı …’nin satış bedeli olarak 100.000.00 TL’yi banka aracılığıyla murise ödediğine ilişkin belgeyi dosyaya ibraz ettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide “muris muvazaası” olarak tanımlanan muvazaa niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve 01/04/1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de, 4721 sayılı Medeni Kanunu’nun (TMK) 706., 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 237. ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan geçersizdir. Saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan, gizlenen gerçek irade ile amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan, bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte, doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşınmaktadır.
Somut olaya gelince, mirasbırakanın 531 ada 312 parsel sayılı taşınmazdaki B Blok 6 nolu bağımsız bölümü 100.000,00 TL bedelle baldızı olan davalı …’ye satış yoluyla temlik ettiği; davalı …’nin satış bedeli olarak 100.000.00 TL’yi banka aracılığıyla murise ödediğine ilişkin belgeyi dosyaya ibraz ettiği, satış tarihi itibariyle 6 nolu bağımsız bölümün keşfen belirlenen değerinin 132.000,00TL olduğu, değerler arasında aşırı bir fark bulunmadığı, mirasbırakanın satış tarihinden sonra davaya konu taşınmazda oturmaya devam etmesi nedeniyle kira bedeli olarak eşi tarafından banka aracılığıyla davalı …’ye düzenli olarak ödemelerde bulunulduğu; bir kısım tanıkların, mirasbırakanın şirket borçları ve vergi borcu nedeniyle maddi sıkıntısının olduğunu, davacı kardeşi … ile birlikte ortak iş yaptıklarını, bu şirketin borçlarından dolayı … ile aralarının bozulduğunu, bu nedenle ortaklığa son verildiğini; mirasbırakanın, davacı kardeşleriyle aralarında hukuk ve ceza davalarının görülmesi nedeniyle …’dan ayrılarak …’dan ev alarak buraya yerleşmek istediğini, bu nedenle … da bulunan davaya konu 6 nolu bağımsız bölümü sattığını, …’da ev aradığını, ancak, hastalanması nedeniyle dava konusu evde ikâmet etmeye devam ettiğini ifade ettikleri görülmektedir.
Tüm bu olgular, yukarıda açıklanan olgularla birlikte değerlendirildiğinde, davalı …’ye yapılan temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olmadığı açıktır.
Hâl böyle olunca, davalı … hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalı … vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.12.2013 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, 16.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.