Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2013/18840 E. 2014/5976 K. 19.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18840
KARAR NO : 2014/5976
KARAR TARİHİ : 19.03.2014

MAHKEMESİ : KÜÇÜKÇEKMECE 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/04/2013
NUMARASI : 2011/759-2013/217

Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..’nın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, paydaşlar arasında ecrimisil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu arsa nitelikli 10 parsel sayılı taşınmazın davalı ile birlikte davacıların murisi adına kayıtlı olduğu görülmektedir.
Davacılar, 10 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki dükkan ve dairelerin davalı tarafından kiraya verilmek suretiyle kullanıldığını, intifadan men koşulunun gerçekleştiğini ileri sürerek ecrimisil isteği ile eldeki davayı açmışlardır.
Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesi ve ecrimisil istiyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa, maddi zarar yoksa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur.
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşma sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali ve davaya konu taşınmazın kamu malı olması halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)
Somut olaya gelince; çekişme konusu 10 parsel sayılı taşınmazın İmar Yasasının 18.maddesine dayalı şuyulandırma işlemi sonucu 21.6.1989 tarihinde paydaşlar adına sicil kaydının oluştuğu, taşınmaz üzerinde bodrum ve 3 normal kattan oluşan binanın bulunduğu anlaşılmaktadır.
Öte yandan; davalı, 1988 yılında kendi parseli üzerine binayı yaptığını, imar uygulaması ile davacıların murisinin paydaş kılındığını savunmuştur.
Ne var ki; mahkemece yapılan keşif sonucu, çekişme konusu evin imar öncesi hangi kadastral parsel içinde kaldığı, davalı tarafın ilgili kadastral parselde korunmaya değer bir hakkının bulunup bulunmadığı belirlenmeden sonuca gidilmiştir.
Hal böyle olunca; mahkemece yeniden keşif yapılarak çekişmeye konu yapının imar öncesi hangi kadastral parsel içinde kaldığı ve imar parselinin öncesi kadastral parsellerin sınırlarının denetime olanak verecek şekilde çakıştırılarak krokide gösterilmesi, davalının imar öncesine dayanan bir hakkının varlığının tespiti halinde tarafların iradesi dışında gerçekleşen şuyulandırma nedeniyle davalının kötüniyetli olduğu kabul edilemeyeceğinden ecrimisil isteğinin reddine, aksi halde yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda yapılacak araştırma sonucu belirlenecek ecrimisile hükmedilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.