Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2012/4891 E. 2012/8295 K. 02.07.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/4891
KARAR NO : 2012/8295
KARAR TARİHİ : 02.07.2012

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ, ECRİMİSİL

Taraflar arasında görülen davada;
Davacı … Belediyesi; … ili, … İlçesi, … mevkiinde, 81097 numaralı parselasyon planı kapsamında yer alan 27013/1 numaralı parselin doğusunda kalan 244.909 m²’lik Ahlatlıbel Belediye park ve rekreasyon alanı ve üzerinde yer alan sahalarla, tüm işletme tesislerinde haksız elatmanın önlenmesine, çekişmeye konu alandaki tüm işletme tesislerinin … Büyükşehir Belediyesi adına tesiciline, geriye dönük 5 yıllık ecrimisil ile tesislerin işletilmesinden elde edilen gelirden kaynaklı alacağın Borçlar Kanunu’nun 414. maddesi uyarınca vekaletsiz iş görme hükümleri uyarınca tahsili isteği ile … Belediyesi aleyhine 30/11/2011 tarihinde açılan davada, dava dilekçesi ile birlikte “çekişmeye konu alanda bulunan tesis kiracılarının kira bedellerinin tayin edilecek tevdii mahalline ödenmesi, bu alana giriş ve çıkışları kontrol eden haksız şagil görevlilerinin bölgeden uzaklaştırılması” amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece; 6100 sayılı HMK’nun 389 ve 390. Maddeleri uyarınca; ihtiyati tedbir sebep ve türünün belirtilmediği, belirtilen sebeplerin yasada sayılan nedenlenden olmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından 04.01.2012 tarihli dilekçe ile temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.

-KARAR-

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, 6100 sayılı H.M.K.’nun 389. maddesindeki düzenleme karşısında; bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceği veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın veyahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde ihtiyati tedbire karar verilebileceğine ve dosya kapsamına göre somut olayda böyle bir durumun mevcut olmamasına göre talebin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı vekilinin temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 02.07.2012 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

-KARŞI OY YAZISI-

Somut olay … 8. Asliye Mahkemesince verilen ihtiyati tedbir kararına karşı yapılan itirazın reddi kararının temyiz edilmesinden ibarettir.
Bilindiği gibi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun istinaf yoluna başvurulabilen kararlar başlıklı 341. maddesinin birinci fıkrasında ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulacağı öngörülmektedir

Yine aynı Kanunun temyiz edilemeyen kararlar başlıklı 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde geçici hukuki korumalar hakkında verilen kararların temyiz edilemeyeceği hüküm altın alınmaktadır.
6100 sayılı Yasaya eklenen Geçici 3. maddenin birinci fıkrasındaki; “Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” şeklindeki düzenlemeyle bölge adliye mahkemeleri kuruluncaya kadar 1086 sayılı Yasanın temyize ilişkin hükümlerinin uygulanmasına devam edileceği öngörülmektedir.

Bu durumda, temyiz incelemesinin yönteminin belirlenmesinde olduğu gibi temyize tabi kararların kapsamının belirlenmesinde de anılan kanun hükümlerinin gözetilmesi gerektiği açıktır. 1086 sayılı Yasanın temyize ilişkin hükümlerinin yer aldığı 427 ilâ 444. maddesi hükümleri gözetildiğinde; “geçici ihtiyati tedbir kararlarına karşı yapılan itirazların reddine” ilişkin kararların temyize tabi olmadığı anlaşılmaktadır.
Ayrıca, bu tür kararların aleyhine temyiz yoluna başvurabileceğinin kabul edilmesi durumunda ise Yargıtay’ın yapacağı temyiz incelemesinin yönteminin ve vereceği karar sonucunun ne olacağı konusu açıkta kalacaktır. Çünkü, temyiz incelemesi sonucunda verilecek karar sonucu ile istinaf incelemesi sonucunda verilecek kararların nitelikleri farkılık arzetmektedir.
Diğer bir ifadeyle temyiz incelemesinin kapsamının tayininde 6100 sayılı Yasanın hükümlerinin dikkate alınması, temyiz incelemesinin yönteminin ve sonucunda verilecek kararların niteliğinin belirlenmesinde ise 1086 sayılı Yasa hükümlerinin gözetilmesi gibi aynı müessesenin uygulanmasında farklı yasa uygulanması gibi hukuka uygun olmayan bir sonuç ortaya çıkacaktır.
Geçici 3.maddenin üçüncü fıkrasındaki; “Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır.” şeklindeki hükmün dayanak gösterilerek 6100 sayılı Yasada Bölge Adliye Mahkemelerine verilen görevlerin Yargıtay tarafından tamamen yerine getirilmesi gibi bir sonucun çıkarılması da doğru olmayacaktır. Çünkü, anılan fıkra metninde de ifade edildiği gibi bölge adliye mahkemelerine verilen görevlerden sadece 1086 sayılı Kanunda belirtilen ve yine bu Kanuna aykırı olmayan kısımlarının uygulanması öngörülmektedir. Bu maddenin birinci fıkrasında da belirtildiği gibi 1086 sayılı Kanunun sadece temyize ilişkin hükümlerinin geçici olarak uygulama olanağı bulunmakta olup; ayrıca 6100 sayılı Yasaya göre de, bir geçici hukuki koruma müessesesi olan “ihtiyati tedbir kararları” hakkında bölge adliye mahkemeleri için öngörülen Kanun yolunun, yasal bir dayanak olmadan temyiz yolu şeklinde yorumlanması yasanın amacına ve müessesenin getiriliş gerekçelerine uygun bir sonuç olmayacaktır.
Yukarıda belirtilen nedenlerle; davacının başvurusunun temyiz niteliğinde olmadığı ve istinaf mahkemeleri için öngörülen yasa yolunun bu aşamada uygulanamayacağından bahisle anılan temyiz talebinin reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.