Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2012/4461 E. 2012/6704 K. 06.06.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/4461
KARAR NO : 2012/6704
KARAR TARİHİ : 06.06.2012

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 498 parsel sayılı taşınmazın babasının zilyetliğinde iken ölümü ile zilyetliğin kendisine geçtiğini, nizasız-fasılasız olarak 20 yılı aşkın süredir taşınmazın zilyedi olduğunu ileri sürüp, 498 sayılı parselin tapuda adına tescilini istemiştir.
Davalı, dava konusu yerin 20.11.1974 tarihinde Hazine adına tapuya tescil edildiğini, 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini bildirip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının davasını zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi …’ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.

-KARAR-

Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, davacı taşınmazı çocukluğundan itibaren 1939 yılından beri kullandığını, babası ..’ın zilyetliğindeyken ölümü ile kendisinin zilyetliği devam ettirdiğini, böylece taşınmazda mülkiyet hakkının oluştuğunu ileri sürerek, adına tescilini istemiş, daha sonraki dilekçeyle de taşınmazın kök murisi adına tapuda kayıtlı iken kadastro ile yine murisi üzerine tespit edildiğini ve çap kaydının oluştuğunu, ancak T.C. Ziraat Bankasından alınan zirai kredinin o tarihlerde ödenemediği için tefevvüz edilerek sicil kaydının bankaya geçtiğini ancak sonradan borcun ödendiği halde bu defa sicilin Hazineye intikal ettirildiğini ileri sürmüş ise de, 13.12.2006 tarihli oturumda davalı Hazine vekili iddianın genişletilmesine karşı çıkmıştır.
Öyleyse, dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre davada dayanılan hukuki sebep kadastro öncesi nedenden kaynaklanmamakta ve sonraki nedene ilişkin bulunmaktadır. O halde, Kadastro Yasasının 12/3. maddesi hükmünün olayda uygulama yeri olmadığı sabittir. Buna göre de, davanın hak düşürücü süreden reddi doğru değildir.
Ne varki, çekişmeli taşınmaz tapuludur. Bilindiği üzere, tapulu taşınmazların bazı istisnai durumlar hariç (örneğin, 4721 sayılı … Medeni Kanununun 713/2. md., 3402 sayılı Yasanın 13/Bc maddesinde öngörülen haller) zilyetliğe istinaden kazanılamayacağı tartışmasızdır.
Hal böyle olunca, yerel mahkeme kararı bu gerekçe ile ve sonucu itibarı ile doğrudur.
Temyiz itirazlarının reddi ile yerel mahkeme kararının değişik gerekçe ile ONANMASINA, aşağıda yazılı 7.15.-TL. bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 06.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.