Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2012/4197 E. 2012/10071 K. 25.09.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/4197
KARAR NO : 2012/10071
KARAR TARİHİ : 25.09.2012

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, İstanbul 1 nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 12.07.1995 tarih 6848 sayılı kararı ile kentsel ve arkeolojik sit alanı içinde kalan 66 ada 28 parsel sayılı taşınmazın …’nın izni olmaksızın davalı … encümen kararı ile diğer davalıya satış suretiyle temlik edildiğini, oysa anılan taşınmazın korunması gereken kültür ve tabiat varlığı olduğunu ve davalı adına oluşan sicilin yolsuz tescil niteliğinde bulunduğunu ileri sürerek, tapu iptali ve Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın korunması gerekli kültür varlığı olduğu, özel mülkiyete konu olamayacağı ve davalının da iyiniyetli olmadığı gerekçeleri ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılar vekilince süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 25.09.2012 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı … vekili Avukat … ile temyiz edilen Hazine vekili Avukat … … geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz eden davalı … vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 66 ada 28 parsel sayılı taşınmazın 2613 sayılı Kanun hükümleri gereğince 8.7.1934 tarihinde yapılan şehir kadastrosu sırasında İstanbul Belediyesi adına tespit edildiği ve tutanağın beyanlar hanesine ” ….. Vakfı” şerhinin düşüldüğü ve bu şekilde şerhli olarak Belediye adına çap kaydının oluştuğu, İstanbul 1 Nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 2.8.1993 tarih 4802 Sayılı kararı ile tarihi kalıntıların bulunması nedeniyle Belediye malı olan 66 ada 28 parsel sayılı taşınmazın satışının mümkün olmadığına yönelik karar alındığı, taşınmaz sicilinin beyanlar hanesine 16.2.1994 tarihinde “eski eser” namı ile şerh düşüldüğü, aynı kurulun 12.7.1995 tarih ve 6848 sayılı kararı ile de; taşınmazda Bizans devrine ait “… Sarayı”nın kalıntıları yer aldığından 1. derece kentsel ve arkeolojik sit alanında kaldığına yönelik karar verildiği, yukarıda değinilen vakıf şerhinin 5.11.1997 tarihinde yasal bir gerekçe gösterilmeksizin silinmek suretiyle Belediye Meclis kararına dayalı olarak İstanbul Belediye Encümeni kararı ile 20.11.1997 tarihinde davalı …’a satıldığı anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki; taşınmazın, içinde kültür ve tabiat varlığı barındıran vakıf taşınmazı olduğu sabittir.
Bilindiği üzere; 5737 Sayılı Kanunun 80. maddesi ile yürürlükten kaldırılan 7044 Sayılı Kanunda, aslında vakıf yoluyla meydana gelipte her ne suretle olursa olsun belediye, hazine, özel idare veya köy tüzel kişiliğinin mülkiyetine geçmiş vakıf kültür varlıklarının mazbut vakfına devir olunacağı öngörülmüş ve sonradan yürürlüğe giren 5737 Sayılı Kanunun 30. maddesindede aynı hükme değişiklik olmaksızın yer verilmiştir.
Öyleyse, anılan koruma kurul kararları ve kadastro tespiti sırasında beyanlar hanesine düşülen vakıf şerhi gözetildiğinde, çekişmeli taşınmaz 7044 Sayılı Kanun ve 5737 Sayılı Kanunun 30. maddesi kapsamında kalan taşınmazlardan olduğu sabittir. Nevar ki, vakıflar idaresi davada taraf olmadığı için yukarıda değinilen kanuni düzenlemelerin şimdilik gözetilmesine olanak yoktur.
Diğer taraftan, arzın tabii maliki Hazinedir. Koruma kurulu kararı ile 1. derece kentsel ve arkeolojik sit alanında kaldığı ve halen anılan kurul kararı hukuki varlığını koruduğuna göre Hazine tarafından açılan davanın kabulüne karar verilmiş olması doğrudur.
Davalıların temyiz itirazları yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 21.12.2011 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz edilen vekili için 900.00.-TL. duruşma avukatlık parasının ve aşağıda yazılı 2.227.50.-TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, 25.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.