YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/2955
KARAR NO : 2012/6813
KARAR TARİHİ : 07.06.2012
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ-TERKİN-YIKIM
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, davalı adına kayıtlı olan 160 ada 56 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün kıyı kenar çizgisi kapsamında kaldığını ileri sürerek, tapu kaydının iptaline ve bu bölümdeki yapının yıkımına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazın bulunduğu alanda belirlenen kıyı kenar çizgisinin iptali için idari yargı yerinde dava açtığını, anılan dava sonucunun beklenmesi gerektiğini, yerin tarım arazisi olduğunu belirtip, davanın reddini savunmuştur.
Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece; çekişme konusu taşınmazın kadastro tespitinin 27.09.1994 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 30.07.2003 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Buna göre, 3402 sayılı Yasanın 12/3.maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin dava tarihine göre geçmediği ve mahkemece 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca belirlenen kıyı kenar çizgisine göre kabul kapsamına alınan bölümün kıyıda kaldığı saptanarak ve taşınmazın üzerinde yıkılması gereken herhangi bir muhdesatın bulunmadığı belirlenmek suretiyle yazılı olduğu üzere karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Buna göre, davacı Hazinenin tüm, davalının öteki temyiz itirazları yerinde değildir, reddine. Ancak, karardan sonra 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16.maddesi ile 3402 sayılı Yasanın 36.maddesine getirilen ilave 36/A maddesinde ; “kadastro işlemiyle oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekalet ücreti dahil yargılama giderine hükmedilemez” şeklinde yasal düzenleme yapılmış, keza; 17.maddesiyle de davalı tarafın sorumlu tutulmaması süreci uzatılarak infaz edilmemiş karar için de geçerli olduğu hükmü öngörülmüştür. Bu düzenlemelerin, eldeki davada da gözetilmesi gerekeceği tartışmasızdır. O halde, mahkemece yukarıda değinilen yasal düzenlemeler gözetilerek, yargılama giderleri ve 29.05.1957 tarih 4/16 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince yargılama giderlerinden sayılan avukatlık ücreti yönünden bir karar verilmek üzere karar bozulmalıdır” gerekçesiyle bozulması üzerine, bozma ilamına uyularak mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı ve davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla;Tetkik Hakimi …’ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-
Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. Davacı ve davalıların temyiz itirazı yerinde değildir. Reddi ile usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13. maddesinin j. Bendi gereğince davacı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, 07.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.