Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2011/9074 E. 2011/11110 K. 31.10.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/9074
KARAR NO : 2011/11110
KARAR TARİHİ : 31.10.2011

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ-ELATMANIN ÖNLENMESİ-YIKIM

Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, davalı adına tapuda kayıtlı 440 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını ve üzerinde davalıya ait ev olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile davalının elatmasının önlenmesine ve yıkıma karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddini savunmuş, yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiştir.
Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece; “…her dava açıldığı tarihteki koşullara bağlıdır. Bir taraf, dava açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre davasında haklı olduğu halde dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren (geçmişe etkili) yeni bir yasa hükmü ya da İnançları Birleştirme Kararı gereğince davayı kaybederse yargılama giderlerinden sorumlu tutulamaz. Anılan bu kural yasal ve yargısal uygulamada kararlılık kazanmıştır. Bunun yanında, avukatlık ücreti de yargılama giderlerinden sayılır. (4.9.1957 tarih ve 4/16 Sayılı İnançları Birleştirme Kararı) Hal böyle olunca, yapılan uygulama neticesinde dava tarihinde davacı Hazinenin davasında haklı olduğu gözetilerek yargılama giderleri ve bu giderlerden sayılan avukatlık ücretiyle maktu harçtan davalı tarafından sorumlu tutulması gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir” gerekçesiyle bozulmuş olup, mahkemece bozmaya uyularak davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi …’in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.

-KARAR-

Dava; tapu iptali, kayıt terkini, el atmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkin olup, yerel mahkemece son kurulan hükmün temyizi üzerine; 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca hak düşürücü süreden dolayı davanın reddinin doğru olduğu, ancak yargılama giderleri ve bu giderlerden sayılan Avukatlık Ücreti ile maktu harçtan davalı tarafın sorumlu tutulması gerektiği gerekçesiyle kararın bozulduğu ve Mahkemece bozmaya uyularak karar verilmiş olduğu görülmektedir.
Gerçekten de; işin esası bakımından 5841 sayılı Yasanın yürürlüğü döneminde davanın hak düşürücü süreden reddedilmiş olması doğrudur. Ancak anılan yasa Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarih 2009/31 E. 2011/77 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş ve 23.07.2011 tarihinde resmi gazetede yayımlanarak iptal hükmü yürürlüğe girmiştir.
Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse ve ayrıca Anayasanın 153.maddesine göre iptal kararı geriye yürümezse de 10.3.1969 gün ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının
gerekçe bölümünde belirtildiği üzere iptal, kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemez ve henüz anlaşmazlık hali devam ediyorsa iptalin kapsamına girer. Öyleyse, davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın …’nin anılan iptal kararından sonra doğru olduğu söylenemez. Zira, kamu düzeninin söz konusu olduğu bütün haller istisnanın kapsamına girer.
Hal böyle olunca; işin esasının 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre değerlendirilmesi, davanın kısmen veya tamamen kabulü halinde de, 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa hükümleri de gözetilerek taraf iddiaları doğrultusunda gerekli araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması bakımından karar bozulmalıdır.
Davacının bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK.’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.