Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2011/8667 E. 2012/641 K. 31.01.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/8667
KARAR NO : 2012/641
KARAR TARİHİ : 31.01.2012

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL, MENFİ TESPİT

Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacı, maliki bulunduğu 330 ada 3 parsel sayılı taşınmazın haksız icra takibiyle usul ve yasaya aykırı olarak yapılan ihale sonucunda alacaklı görünen davalı babası … adına tescil edildiğini, aynı gün arka arkaya işlemlerle, değerinden çok düşük bir bedelle davalı …’e satılıp devredildiğini, “onun da taşınmazı 1 ay sonra davalı …’a devrettiğini” her iki davalının da yolsuz tescili bildiklerini, taşınmaza bakmadan alım satım yaptıklarını, davalıların iyiniyetli olmadıklarını, ihalenin feshedilip kesinleştiğini ileri sürerek, icra takibinin iptali ile davalı …’in icra inkar tazminatına mahkumiyetini, davalı … adına kayıtlı bulunan tapunun iptali ile yeniden adına tescilini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece; “…somut olayda, davalı … ile davacının baba-oğul oldukları, tescilin dayanağı olan ihalenin feshedildiği, icra ihalesinden sonra 18.04.2002 tarihli yazı üzerine 3692 yevmiye numarası ile davacının babası … adına tescilden bir sonraki yevmiye ile davalı …’e temlik edildiğinin dosya kapsamı ile sabit olduğu, davalıların tapu idaresine birlikte gittikleri, davalı …’in taşınmazı görmeden satın aldığı, satıştan sonra da davalı …’in binanın bir katında oturmaya devam ettiğinin de tanık anlatımları ile sabit olduğu, üzerinde ipotek bulunan bir taşınmazın böylesine alelacele satın alınmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, satış bedeli ile taşınmazın gerçek değeri arasında açık ve aşırı fark bulunduğu gözetildiğinde davalı …’in … ile el ve işbirliği içinde hareket ettiği ve iyiniyetli sayılamayacağı, Türk Medeni Kanununun 1023.maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı, son kayıt maliki …’ın da davalı …’in oğlu olması nedeniyle Türk Medeni Kanununun 1024.maddesinde de sözü edilen “durumu bilen veya bilmesi gereken” konumunda olduğu, keza bu kişininde iyiniyet kuralından istifade edemeyeceği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir” gerekçesiyle bozulmuş olup, mahkemece bozmaya uyularak davanın KABULÜNE karar verilmiştir.
Karar, davalı … vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 31.01.2012 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı …, davalı … ve vekili Avukat … geldi, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davacı vekili Avukat gelmedi yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda işlem ifa edilerek davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru olduğu gibi, mahkemece hüküm kurulan kadastral parselin imar uygulaması sonrası 2660 ada 3 parsel olduğu ve hükmün infazı 2660 ada 3 parsel üzerinden yapılacağına göre; davalı …’ın temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 1.948.53.-TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 31.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

2.598.00. -O
649.00. -P
1.948.53.-TL