Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2011/8526 E. 2011/11111 K. 31.10.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/8526
KARAR NO : 2011/11111
KARAR TARİHİ : 31.10.2011

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL, TENKİS, ALACAK

Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacılar, miras bırakan …’nın 1825 ada 12 parsel sayılı taşınmazını ölünceye kadar bakım akdiyle davalı kızlarına devrettiğini, ayrıca 1956 ada 178 nolu parselini de davalı Lüfiye’ye satış suretiyle temlik ettiğini, devirlerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, temlik tarihinde murisin hukuki ehliyetinin bulunmadığını, murise ait bankadaki 10.000.-TL’nin de muris tarafından çekilerek davalılara verildiğini ileri sürerek, payları oranında iptal, tescil olmazsa tenkis ile 10.000.-TL’nın tahsiline karar verilmesi isteminde bulunmuşlardır.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacı … tarafından açılan davanın husumet nedeniyle reddine; 12 nolu parsel ile 10.000.-TL’nın tahsili istemiyle açılan davanın reddine; 178 nolu parsele yönelik açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi …’in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.

-KARAR-

Asıl ve birleşen davalar, tapu iptali, tescil, tenkis ve alacak isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten, son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, 1086 sayılı HUMY’nın 388, 6100 sayılı HMK’nın 298. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 1086 sayılı HUMY’nın 389., yine 6100 sayılı HMK.’nın 298. maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.
Ne varki, uygulamada 1086 sayılı HUMY’nın 381.maddesinin son fıkrasının 6100 sayılı HMK.’nın 294.maddesinin getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağı geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
İşte bu gibi hallerde, tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HUMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.
Somut olayda, değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek; kısa kararın 4.bendinde … dışındaki davacıların 1956 ada 178 parsel sayılı taşınmaza ilişkin davalı … aleyhine açtıkları tapu iptal ve tescil davasının payları oranında kabulüne karar verildiği halde; gerekçeli kararın 4.bendinin 3.fıkrasında 1956 ada 178 nolu parsele ilişkin olarak kurulan hükümde davacılardan …’e pay verilmeyerek kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir, davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün l0.4.l992 gün, l992/7 Esas, l992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere (6100 sayılı HMK’nın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.