YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/6880
KARAR NO : 2011/11108
KARAR TARİHİ : 31.10.2011
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, davalı adına tapuda kayıtlı 757 ada 1 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını ileri sürerek, tapusunun iptali isteminde bulunmuştur.
Davalıya, ilanen tebligat yapılmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi …’in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Dava tapu iptali ve kayıt terkini isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Her ne kadar kararın davalıya ilanen tebliğ edilerek,davalının bir kısım mirasçıları tarafından 09.11.2010 tarihinde temyiz dilekçesi verilerek süre geçirilmiş ise de noksanın tamamlatılması yoluyla getirtilen belgelerden davalının dava tarihinden önce öldüğü bu nedenle ilanen yapılan tebligatın da geçersiz olduğundan temyiz isteğinin süresinde olduğunun kabulü ile işin esasının incelenmesine geçildi;
Bilindiği üzere; dava ehliyeti davada taraf olma yeteneğidir.HUMK taraf ehliyetini tanımlamamış 38.maddesiyle Medeni Kanuna yollamada bulunmakla yetinmiştir.Medeni Kanunumuz ise, davada taraf olma ehliyetini,medeni haklardan yararlanma ehliyetinin bir parçası saymış, 8, 28, 47. ve 48.maddeleriyle bu yönde hükümler getirerek medeni haklardan yararlanma ehliyeti bulunan her gerçek ve tüzel kişinin davada taraf olma yeteneğini taşıdığını,her gerçek kişinin sağ doğmak koşuluyla ana rahmine düştüğü andan itibaren taraf ehliyetini kazanacağını ve yaşadığı sürece taraf ehliyetinin devam edeceğini belirtmiştir.Öte yandan gerçek kişinin ölümüyle medeni haklardan yararlanma ehliyeti ve buna bağlı olarakta taraf ehliyetinin sona ereceği Medeni Kanunun 28.maddesinin buyurucu nitelikteki hükmüyle açıklanmıştır.Dava tarihinden önce ölüm nedeniyle şahsiyeti son bulan kişinin taraf ehliyetini yitireceği kuşkusuzdur.Bu itibarla, gerek Medeni Kanun gerekse HUMK. dava açıldığı zaman hayatta bulunan kişiler yönünden düzenleyici hükümler koymuş; ölen veya mevhum kişiler hakkında açılacak davalar yasalarımızda yer almamıştır.Nitekim 4.5.l978 tarih l978/4-5 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararında da dava tarihinden önce ölen kişinin taraf ehliyetini yitireceği, aleyhine dava açılamıyacağı,dava tarihinde şahsiyeti sona ermiş olan kimsenin mirasçılarına ardıllık (halefiyet) kuralı uygulanamıyacağından tebligat yapılmak veya dava ıslah edilmek suretiyle davaya devam edilemiyeceği vurgulanmış ise de; 01.10.2011 tarihinde yürülüğe giren 6100 sayılı HMK’nun 124 maddesi hükmü; “ (1) Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür.
(2) Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır.
(3) Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir.
(4)Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder” şeklinde düzenlemeler getirmiştir.
Hal böyle olunca davalı …’in dava tarihinden önce öldüğü anlaşıldığından 6100 Sayılı HMK’nun 124. maddesinin 3. fıkrasının değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere işin esası bakımından karar verilmiş olması isabetsizdir.
Davalı mirasçılarının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.yollaması ile ) HUMK.’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.