Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2011/6439 E. 2011/6993 K. 09.06.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/6439
KARAR NO : 2011/6993
KARAR TARİHİ : 09.06.2011

MAHKEMESİ : KONYA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/04/2009
NUMARASI : 2004/195-2009/232
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, miras bırakan babasının 926 ada 43 parsel 3 bağımsız bölüm nolu meskendeki 1/2 payının çıplak mülkiyetini 10.05.2001 tarihinde ve satış suretiyle ikinci eşi C…’nin kardeşi olan davalıya manevi baskı altında temlik ettiğini, yapılan işlemin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaaalı olduğunu ileri sürerek tapu iptali ve veraset ilamındaki paylar oranında tescil, olmazsa tenkis isteğinde bulunmuş, bilahare bir kısım mirasçılar da davacıyı temsil eden avukata vekaletname vermek suretiyle davaya katılmışlardır.
Davalı, iddiaların doğru olmadığını, dava konusu dairenin karşılıklı anlaşmayla satıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, muvazaa olgusu sabit görülerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 916 ada 43 parsel 2.kat 3 bağımsız bölüm nolu mesken eşit paylarla miras bırakan M… ile dava dışı ikinci eşi Cemile’ye ait iken, ½’er paylarının intifa hakkını üzerlerinde bırakıp, çıplak mülkiyetini 10.05.2001 tarihinde ve satış suretiyle C…’nin erkek kardeşi olan davalıya temlik ettikleri anlaşılmaktadır.
Davacı, miras bırakanın anılan pay temlikinin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu iptali ve mirasçılar adına tescil olmazsa tenkis isteğiyle eldeki davayı açmış, yargılama sırasında miras bırakanın eşi C… ve ondan olma küçük çocuğu N. dışındaki mirasçılar davacı yanında davaya katılmışlardır. C… ve yaşı küçük N… ise, usulüne uygun biçimde davada yer almamışlardır.
Bilindiği üzere; elbirliği (İştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur.
M.K.nun 701-703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin ( ortaklığın ) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan herbirinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, M.K.nun 701 maddesinde (… Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir.Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır.
M.K.nun 702/2 maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, nevarki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. (ll.l0.982 tarih l982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.
Somut olayda, elbirliği ( iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, dava dışı ortaklar bulunmaktadır. Hal böyle olunca, davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması yada miras şirketine M.K.nun 640. mad. uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir.
Davalının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına 09.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.